KAPADOKYA VE GÜVERCİNLİKLER |
||||||||||
TÜRK TOPLUMUNDA GÜVERCİN Bu geleneğin bize Osmanlı toplumundan miras kaldığını söyleyebiliriz. Osmanlı toplumunda halk içinde daha çok dini yaklaşımlar sonucu güvercin hep kutsal bir kuş olarak kabul edilmiştir. Kuranda yer alan Hz. Muhammetin Kureyşlilerden kaçarken saklandığı mağarada bir güvercinin ona yardım etmesi olayı ve Hacı Bektaşi Velinin Horasandan Anadoluya gelirken güvercin kılığında geldiği yolunda ki rivayetler sonucu halk arasında güvercinler hep özel bir öneme sahip olmuşlardır.
Ahmet Haşim 1921 yılında yayımlanan Gurebahane i Laklakan ( Yoksul leylekler bakımevi ) adlı eserinde Bursada Haffaflar çarşısından ( ayakkabıcılar çarşısı ) bahseder. Bu çarşının orta yerinde bulunan meydanda kanadı ya da bacağı kırık leyleklerin, bunamış kargaların ve çeşitli sakat kuşların toplandığını ve çarşı esnafının aralarında topladığı paralar ile bütün bu kuşlara yıllarca baktığını anlatır. Ünlü şairimiz Fazıl Hüsnü Dağlarcanın aktardığına göre, Sivaslı bir tüccar iki dükkanının gelirlerinin tamamını kuşlara yem alınması için vakfetmiştir. Dolmabahçe Sarayı bahçesine bugün de görülebilen bir kuş hastanesi bulunmaktadır. Bu örnekleri çoğaltabilmek mümkündür. Hatta bizim toplumumuzda kuş ve insan ilişkisi öyle bir noktaya gelmiştir ki, havada uçan kuşun üzerimize pislemesini bile bir uğur ve hayır işareti olarak kabul etmişizdir. Bütün bunların kökeni, Türklerin İslamiyet öncesi Şamanizm döneminden kaynaklanan ve Şamanizm felsefesi ile beslenen bir kuş sevgisinden kaynaklanmaktadır. Bu felsefe Türk topluluklarının etken olduğu beylikler dönemi, Selçuklu dönemi ve son olarak da Osmanlı devleti döneminde de varlığını belli biçimlerde devam ettirerek günümüze kadar ulaşmıştır.
ANADOLUDA YABANİ
GÜVERCİN BAKICILIĞININ TARİHÇESİ Yabani güvercinlerin ülkemizde bu amaçlar için ne zamandan beri kullanıldıkları konusunda elimizde bir belge bulunmamaktadır. Ancak Anadoluda güvercin yetiştiriciliğinin bilinen tarihinin MÖ. 3000 yıllarında başladığı düşünülürse, bu kullanım tarzının eş zamanlı olarak gelişmiş olabileceği kabul edilebilir. Ülkemizde yabani güvercinlere daha çok dini duygularla bakılmaktadır. Bunun yanı sıra gübresi için bakılmaları yaygındır. Yabani güvercinlerin eti için bakılmaları olayı ülkemizde sadece Diyarbakır bölgesinde Osmanlı Devleti döneminde görülmektedir. Bu olayın Arap etkisi ile gelişmiş olabileceği tahmin edilmektedir.
GÜBRE GEREKSİNİMİ İÇİN
BAKICILIK
KAPADOKYANIN
GÜVERCİNLİKLERİ Ancak kesme taştan yapılmış ev benzeri yapı tipinde olanları da bulunmaktadır. Bazen de yöredeki bir kaya manastırının ön cephesi duvarla kapatılıp içi güvercinlik haline getirilmiştir. Çavuşin Kasabası yakınlarındaki Çavuşin Kilisesi, Göremede Kılıçlar Meryemana Kilisesi ve Karşıbucak vadisinde yer alan kiliseler buna en iyi örnektir. Bugün güvercinlik olarak kullanılmış manastır ve kiliselerde fresklerinin sağlam kalmasını güvercinlere borçluyuz. Çünkü bu sayede freskler özellikle insanlar tarafından yapılan tahribattan korunmuşlardır. Bölgedeki güvercinliklerin en yoğun rastlandığı yerler, Ürgüpte Üzengi vadisi ve Kayseri ili sınırları içersinde kalan Soğanlı vadisidir. Soğanlı vadisinde bulunan güvercinlikler 7 8 katlı olarak inşa edilmiş oldukça büyük yapılardır. Bunun yanı sıra, Uçhisar civarındaki vadiler, Göremede Kılıçlar ve Güllüdere vadileri, Ortahisarda Balkanderesi ve Kızılçukur vadileri, Nevşehir yakınlarındaki Çat vadisi sayılabilir. Bu bölgedeki güvercinliklerin en eski örnekleri 18. yüz yılda yapılmıştır. Bu yüz yıldan kalma olanların sayısı fazla değildir. Ağırlıklı olarak buradaki güvercinlikler 19. yüz yıl ve 20. yüz yılın başlarında inşa edilmişlerdir. Buradaki güvercinlikler 18. yüz yıl başında bölgeyi ziyaret eden batılı gezginlerin de dikkatini çekmiştir. Bu gezginlerden Charles Texier ve William Hamilton anılarında ve çizdikleri gravürlerde güvercinliklere dikkat çekmişlerdir.
GÜVERCİNLİKLERDE
KULLANILAN SÜSLEMELER Güvercinlik süslemelerinde kilim motiflerine sıklıkla rastlanmaktadır. Güvercinlikler üzerinde çeşitli geometrik desenler, bölgedeki sosyal yaşantıyı yansıtan figürler ile bitki ve hayvan motifleri sıklıkla bulunmaktadır. Bu figürler arasında nargile içen adamlar ve kılıç kalkan oynayan çizimler dikkat çekicidir. Göreme, Çavuşin ve Zelve vadilerindeki güvercinliklerde çark-ı felek motiflerine çoğunlukla rastlanmaktadır. Eski dönemlerde dört rüzgar tanrısını temsil etmiş olmasına karşın günümüzde dönen dünyayı, dönen kaderi, feleğin ve aşkın çemberini simgeleyen çarkı felek motiflerinin yanı sıra, üstünde kuş tünemiş hayat ağacı ve nar motifleri de çark-ı felek motifleri gibi yaygındır.
Şaman geleneklerinden kaynaklanan hayat ağacı, öteki dünyaya geçişi sağlayan yolu simgelemektedir. Hayat ağacı üzerinde yer alan kuşlar ise ağaca bekçilik yapan ve bu yolculukta insanlara eşlik eden yaratıklardır. Cenneti, bolluğu ve bereketi temsil eden nar ise Anadoluda tarih boyunca kutsal bir meyve olarak kabul edilmektedir. Yukarıda bahsedilen motiflerin yanı sıra bazı güvercinliklerde Eski Türkçe ile yazılmış kitabeler de yer almaktadır. Genellikle güvercinliğin yapıldığı tarih, Maşallah ve Allah kelimeleri ile nadir de olsa güvercinliğin sahibinin kimliği ve mesleğini belirtir yazılar da bulunmaktadır.
GÜVERCİNLİKLERİN İNŞA
TEKNİĞİ Güvercinlikler genellikle kayalara oyulmuş bir oda şeklindedirler. Bu odanın içi 5 10 m2 büyüklüğündedir. Odanın dış cephesi güvercinler için giriş kapısı görevini gören oldukça dar 4 5 delikten oluşmaktadır. Bu giriş deliklerinin etrafı boyanıp süslenerek kuşların dikkati çekilmektedir. Odaların içinde duvarlarda kuşların yumurtlaması için açılmış uygun büyüklükte çeşitli oyuklar ( nişler ) yapılmıştır. Gene oda içinde duvardan duvara uzayan ahşap tünekler yer almaktadır. Böylece yerde biriken gübrenin toplanması kolaylaşmaktadır. Bir güvercinlik en az 100 güvercini barındırabilecek kapasitededir. Güvercinlikler vadi seviyesinden oldukça yükseklerde kayalar üzerine inşa edilmişlerdir. Böylece güvercinlerin insan ve diğer canlılardan fazla rahatsız olmamalarına özen gösterilmektedir. Güvercinliklerin tilki, fare, sansar, gelincik gibi zararlı hayvanlardan korunabilmesi amacı ile ayrıca güvercinliklerin dış cephesine alçı, yumurta akı ve kireç kaymağı karıştırılarak yapılan bir karışım sürülmektedir. Bu karışım zararlı hayvanların ayaklarının kaymasına neden olarak onların güvercinliklere ulaşabilmesini zorlaştırmaktadır. Dış cephede gübrenin toplanabilmesi için bir de insanın girişine olanak verilen tünel şeklinde kapı bulunmaktadır. Bu kapıya çıkış ise genellikle merdiven kullanarak yapılmaktadır. Yazan : Yavuz İşçen |
||||||||||