PARATİFO

(Sallabaş)

Paratifo, PMV-1 ile birlikte güvercinler için en öldürücü ve tehlikeli hastalıklardan birisidir.
Güvercin yetiştiricilerinin "sallabaş' dedikleri hastalıklardan birisi olup teşhisi oldukça zordur. Gösterdiği belirtiler "Salmonellosis Typhi-Murium" bakterisinin etkilediği organa bağlı olarak değişir. PMV-1 gibi aşırı derecede bulaşıcıdır. Bu bakteri aynı zamanda başka kanatlı hayvanlara, memelilere ve hatta insanlarada bulaşabilir.

Özellikle salmalarında büyük oranda yavru ölümü yaşayan kuşçuların bu hastalıktan şüphelenmesi gerekir. Eğer yuvalarda yavrular yumurtadan çıkmadan veya çıkma aşamasında kaybediliyorsa bu paratifonun kuşlarda bulunduğuna dair büyük bir işarettir. Bu hastalık o kadar hareketli bir bulaşıcıdırki, yumurtaların hava gözeneklerinden girip yavruyu hastalandırabilir. Yumurtanın rahme giderken geçtiği yolda dışkılarla temasa geçerek bu hastalığı kapması dahi mümkündür.

Genel olarak bu hastalık öteki kuşlara yemliklere ve suluklara düşen hasta kuşların dışkılarından dolayı geçer. Bunun yanında havadaki güvercin tozlarıda bu bulaşıma neden olabilir. Bu nedenler dolayısıyla (ve daha bir çok hastalıkların bulaşım yolları oldukları için) yemlik ve sulukların üstlerinin kapalı olup, üstlerine kuşların tünemeleri önlenecek ve içlerine dışkı girmiyecek bir yapıda olmaları çok önemli olduğu gibi salmanın içindeki hava dolaşımı ve temizliğide başka bir önem taşımaktadır.

Daha önce bahsetittiğim gibi bu hastalık salmalarda olağan üstü derecede yavru ölümüne yol açabilir. Yumurtadan çıkmadan veya çıkar çıkmaz ölenler az olsada yeme düşmeden ölen yavru sayısı çok yüksek hatta uzun süre her çıkan yavruyu yeme düşmeden öldürecek kadar olabilir. Bunun nedeni ise yavruların bakteriyi anne ve babaları tarafından beslenirken kapmalarıdır. Hasta yavrular yem için istekli olmazlar. Anne babaları bu yavruları beslemeyi bırakabilir. Yavrular zayıflayıp sanki kurumaya başlarlar. Hafif ishal görünebilir ve son safhalarda baş dönmesi veya sallabaş ortaya çıkar. Yeme düşmüş yavrular devamlı tüylerini kabartırlar ve günler geçtikçe sadece tüyleri büyür. Vücut yapıları yaşıtlarına göre küçük kalıp, sendeleme, donuk gözler ve iştahsızlık bu yavruların çekilip ölmeleriyle sonuçlanır.

Bütün bunların yanında güvercinlerimize bu hastalığın bulaşmasının en büyük nedeni yine biz kuşçularız. Bu bakteri çoğu zaman salmalarımıza bizim getirdiğimiz yeni kuşlar tarafından gelmektedir. Kuş aldığımız yerlerdeki sağlık koşullarına dikkat etmeyişimiz, hastalık taşıyan ve hatta hasta olan kuşların satılmaya çalışılması bu hastalığın salmadan salmaya geçmesine neden olur. Bu nedenle kuş almak için en tehlikeli yerler çeşitli kuşçuların kuşlarının toplu olarak tutulduğu dernekler ve kuş pazarlarıdır.

Paratifoyu teşhis etmenin yavruların ölümü dışında zor olduğunu söylemiştim.
Ne kadar zor olsada bu hastalığında vücutta etkilediği yere bağlı olarak bazı işaretleri var:
Genelde paratifonun en fazla bulunduğu yer bağırsaklardır. Burada bağırsak duvarlarına girerek iltihaplanma yaratır. Sonuç olarak cıvık ve kaygan yeşilimsi bazende kahverengiye yakın renkte ishal ortaya çıkar. Dikkatli bakıldığında bu dışkının biraz köpüklü olduğu ve tam sindirilmemiş yem parçaları taşıdığı görülebilir.  Bağırsakların iltihaplanması nedeniyle kuş verdiğiniz yem ve vitaminlerden yavaş yavaş daha az yararlanmaya başlar. Bunun sonucu olarak vücudunda depoladığı enerji kaynaklarını kullanmaya başlayıp zayıflama gösterir.

Paratifonun sindirim siteminden kana geçmesi bağırsaklarda muntazam üreme koşulları bulduğu için çabuktur. Bu safhada değişik belirtiler görülebilir. Bakteri kan yoluyla vücudun değişik kısımlarına kolayca yayılır.  Genel olarak en kolay gözlemlenebilecek belirtileri bakteri eklemlere ulaşınca olur: Bu durumda eklemlerde şişme yaşanır. Bu şişmelerin aşırı derecede ağrı verici olması kuşların kanatlarını düşürmesine (hatta yerde sürüklemesine) ve tek ayak üzerinde durmaya çalışmalarına yol açar. Eğer bakteri kuşun iç organlarına yerleşirse bu organlarda sarımsı gri tümöre benzer kabartılar oluşur. Bu kabartılar iç organlarda (kalp, ciğer, böbrek gibi) olduğu için gözle görünür belirtiler göstermesede kuşta halsizlik, hefes alma zorlukları ve çok hızlı bir zayıflamaya neden olabilir. Bu hastalığın son safhası aynı PMV-1'de olduğu gibi sallabaştır. Bakterinin beyine ve kemik iliklerine yayılması buralarda iltihaplanmalara yol açıp sinir sistemine baskı yapar. Bu baskı sonucu kuşda denge sağlama sorunları ve felç gözlenebilir. Kuşun iyileşmesi durumunda bile sarkık kanatlar ve urumsu kabartılar kalır. Bazen kuşlar bu nedenle hastalıktan sonra kanatlarını kullanamayıp uçamaz hale gelirler.

Paratifo genç veya zayıf düşmüş kuşlarda daha fazla öldürücü bir özellik gösterir. Bu kuşların bakteriye karşı vücutlarının savunma sisteminin zayıf olması ani ölümlere yol açar. Yine PMV-1'de olduğu gibi hastalığı geçirip iyileşen kuşların taşıyıcı hale gelmesi çok yüksek bir olasılıktır.
Bu nedenle salmanızda hasta olan kuş olmasa bile yüksek seviyede yavru ölümüyle karşı karşıya kalabilirsiniz. Bu durumda kuşlarda paratifo olup olmadığını anlamanın tek yolu dışkıların ve kadavraların labaratuvarda tahlilidir. Kan tahlili bu bakterinin vücutta olup olmadığına karar verme kapasitesinde olsa bile kuşun hasta olduğunu göstermekte yeterli değildir. Yani sağlıklı bir kuş daha önce paratifo geçirmişse ve taşıyıcı durumunda olmasa bile paratifo antikorları kanda mevcuttur.

Özet olarak yüksek sayıda yavru ölümünün dışında kanatlarda görülebilecek yumuşak urlar (elle dokunulduğunda içinin sert olmadığı ve ateşli olduğu hissedilebilir) eklem şişmeleri (kuşların tek ayak üzerinde durma istekleri) bu hastalığın genel işaretleridir. Tek ayak üzerinde durmaya çalışan kuşların ayak tabanlarına bakıldığında sol tabanın sağa göre daha şiş olduğu görülebilir.

Bu belirtileri gözlerken aklımızda tutmamız gereken şeylerin başında bazı belirtilerin başka hastalıklarında belirtileri olabileceğidir:
Paratifonun bağırsaklarda mevcut olduğunda ortaya çıkan ishal çeşitli bağırsak kurtları, coccidiosis ve zehirlenme durumlarındada mevcut olabilir. Eklemlerde görülen urlaşma gerçek urlardan farklı olup onların aksine yumuşaktır. Bunun yanında eklemlerde görülecek şişmelerin incinme veya kemik kırılma durumlarında ortaya çıkma olasılığıda vardır. Fakat bu durumda sadece bir kuşta bu belirti görünür. Eğer salmada bir çok kuşda bu belirtiler varsa paratifo olma olasılığı daha yüksektir. Sallabaş durumunun PMV-1, zehirlenme ve bakterisel enfeksiyon durumlarında ortaya çıkabileceğini daha önce belirlemiştik.

Bir kaç yıl öncesine kadar bu hastalığa karşı piyasada bir ilaç yoktu. Günümüzde kullanabileceğiniz en sağlam metod paratifo aşısıdır. Bunun yanında Cipro, Baytril, Sulfa-trimethoprim, Albon, Sulmet, Ampicillin-T (Furazolidon-Plus ile takip edilerek ve E-B vitamin karışımıyla aynı zamanda olmak üzere) ve Aureomycin gibi ilaçlarda hastalık durumunda kullanılabilir.
Eğer salmanızda paratifo salgını başlarsa kesinlikle damızlıklarınızı ayırıp yavru üretimini durdurun. Bu salgını yavaşlatmanıza ve damızlık kuşlarınızın kendilerini toplayıp dayanıklı bir hale gelmelerine yardımcı olur.

Yapılabilecek başka bir şeyde salmanın tabanını asitleştirmektir. Sodyum sulfat asit veya sülfür yere yayılabilir. Bu bakterinin dışkılarda üremesine ve sağlam kuşlara bulaşmasına engel olur. Bu yöntemi deniyecekseniz aklınızda tutmanız gereken şey bakteriyi öldüreceğim diye kireç kullanmamak. Kirecin alkalik olması aslında paratifonun üremesine destek olacaktır. Aynı zamanda içme suyuna her dört litre için bir yemek kaşığı sirke karıştırmanız bakterinin su yoluyla bulaşımına zorluk çıkarır. Bu yöntemi hastalık durumları dışında devamlı kullanabilirsiniz. Eğer elma sirkesi bulabilirseniz, kuşlarınız için gerekli mineral ve elektrotlarıda temin etmiş olursunuz. Fakat bu sistemi kullanırkende suyun her zaman taze ve temiz olmasına özen göstermek gerekir.
Tanıdığım bazı kuşçular salmalarında bir çift evcil kumru beslerler. Bunun nedenide bu kuşların paratifoya aşırı derecede hassas olmaları. Bu kuşlarda görülen belirti halinde bütün salmada tedaviye geçerler.

Bu hastalığın zor tarafı salmadan tamamen temizlemektir. Kuşların bazıları ölüp geri kalanıda sağlıklarına kavuştuğu halde taşıyıcı halinde olan kuşların hala mevcut olma olasılığı çok yüksektir. Bu nedenle tedavinin bitiminden sonra yavruları erken ölen çiftler olursa bunları öteki kuşlardan ayırıp gözlem altında tutmak lazım. Eğer yavru ölümü devam ederse bu kuşların hala hastalığı taşıdığı büyük bir ihtimaldir. Bu kuşları imha etmek veya her zaman öteki kuşlardan ayrı tutmak önemlidir.

Bazı yetiştiriciler Baytril, Sarafloxin ve Cipro'nun taşıyıcı kuşları bile bu bakteriden arındırdığını savunmaktadır. Bu ilaçları reçetesini takip ederek kullanıp bir sonraki yavruların ölüp ölmiyeceğini gözleyebilirsiniz. Fakat her bulunan ilaç gibi bu ilaçlarında yanlış kullanım sonucu etkisini kaybetme olasılığı çok yüksek.

Hepinize ve kuşlarınıza sağlıklı bir hayat dilerim.
Uğur Kurt Gürsu