MAKARACI  IRKLARIMIZ

GENEL BİLGİ
Dünyada genel olarak “Roller” adı ile bilinen güvercinlere ülkemizde “Makaracı” adı verilmektedir. Makaracılık güvercinlerde bir uçuş özelliğidir. Bugün yurdumuzda makaracı özelliği olan yerli ırklarımızdan 4 ayrı güvercin ırkı bulunmaktadır. Bu ırklar şu şekilde sıralanabilir.


1 ) Bursa
2 ) Mülakat
3 ) Çakal
4 ) Trakya

Bu 4 ırkın yanı sıra eskiden yurdumuzda var olan ve kökenini ülkemizden alan, ancak günümüzde yurdumuzda kalmamış olan iki ırk daha vardır. Bu iki ırk dünya üzerinde bugün varlığını sürdürmekle birlikte artık ülkemizde bulunmamaktadır. Bu ırklar ise şunlardır.

5 ) Osmanlı Makaracısı ( Oriental Roller )
6 ) İzmir makaracısı ( Smyrna Roller )

Makaracı güvercinlerin tümü birer performans kuşudurlar. Form özellikleri için yetiştirilmezler. Bu kuşların kendilerine özgü uçuş stilleri yetiştiriciler için her zaman ön planda olmalıdır. Bu amaçla makaracılar yavru döneminden başlayarak düzenli bir uçuş eğitimine tabi tutulurlar. Klasik tarzları olan makara yapmaya belli bir uçuş eğitimi aldıktan sonra başlarlar.

Makara yapma hareketi, güvercinin havada uçarken birden kafası kuyruk yönünde geriye doğru hareket edecek şekilde, taklalar ata ata düşerek dönmeye başlamasıdır. Bu hareket sırasında kuş kanat vurabileceği gibi kanatlarını açık olarak da makaraya girebilir. Güvercin makara hareketi sırasında hızlı bir şekilde yükseklik kaybeder. Kuş havada adeta geriye doğru yuvarlanarak düşen bir top gibi görünür. Makara hareketi sırasında güvercin havada yaklaşık 30 m. kadar bir yükseklik kaybeder ve yaklaşık 10 kez takla atar. Daha sonra normal uçuşuna devam eder ve tekrar yükselir. Makaracı güvercinler genel olarak uçuş ve fiziki özelliklerine göre farklılıklar gösterirler. Ortak olan noktaları makara yapma özellikleridir. Ancak makaracı ırklar arasında makara yapma şekilleri açısından da farklılıklar bulunabilmektedir. Makaracı ırklardan uçarken makara yapmasını beklemek yerinde bir davranıştır. Makara yapmayan kuşlar ciddi şekilde değer kaybına uğrarlar.

Makaracı güvercinler genel olarak toplu halde uçurulan kuşlardır. İyi bir uçuş çıkartabilmeleri için, en az 8 kuşluk bir filo tercih edilmelidir. 8 – 20 arası bir sayı idealdir. Grup halinde uçurulmalarına karşın bu güvercinlerin toplu halde uçtukları söylenemez. Genellikle her kuş kendi başına uçar. Gökyüzünde adeta bir kırlangıç topluluğu gibi görünürler. Toplu halde uçmamaları bu güvercinlerden beklenen bir özellik olmakla birlikte, uçurulma alışkanlıklarına bağlı olarak toplu halde uçan makaracı ırklara da rastlanmaktadır. Başka güvercinlerle birlikte uçurulmaları sonucu böyle bir alışkanlık gelişebilmektedir. Eğer toplu uçmaları istenmiyorsa, yavru döneminden itibaren sadece ayrı uçma özelliği kazanmış kendi ırkından kuşlarla birlikte uçurulmaları gerekmektedir.

Makaracı ırkların diğer bir uçuş özelliği de orta yükseklikte ve daha çok da “nokta yüksekliği” olarak adlandırılan yükseklikte uçma alışkanlıklarıdır. Bu güvercinler uzun uçan kuşlardır. Uçuş süreleri ırka bağlı olarak değişmekle birlikte 3 –4 saatten aşağı olmaz. Hatta 7 – 8 saat uçanları da bulunmaktadır. Kuşkusuz bütün bu süreler kuşun damarına ( orijin ) ve kuşa verilen uçuş eğitimine yakından bağlıdır. Uzun uçmaları tercih nedenidir ve kuşun daha kaliteli olduğu anlamına gelmektedir. Makaracı ırklar genel olarak hızlı uçmaları ve seri hareketleri ile tanınmaktadırlar.

Makaracı güvercinler hakkındaki bu genel bilgilerden sonra ülkemizde bulunan makaracı ırkları tek tek ele alarak kendilerine özgü özelliklerini tanıtmak istiyorum.

1) BURSA 

GENEL BİLGİ
Adını Marmara bölgemizde bulunan Bursa ilimizden alan bu güvercinler, yaygın olarak Bursa ili ve ona bağlı ilçelerde yetiştirilmektedir. Bu güvercinler, ülkemizde “Bursa” adı ile tanınmaktadırlar. “Bursa” adlandırması daha çok Bursa ili dışında kullanılan bir tanımlamadır. Bursa’nın içinde yerli halk tarafından “Oynar” ya da “Akkanat” adı ile, Trakya bölgesi ve Edirne civarında ise “Kesme” adı ile bilinirler. Dünyada ise “Bursa Roller”, “Bursa Tümmler”, “Rouleur de Bursa” adları ile tanınmaktadır.

Bursa makaracıları, ağırlıklı olarak Bursa merkezde yetiştirilirler. Bursa’ya bağlı İnegöl ilçesinde de yaygındırlar. Hatta İnegöllü kuşçular bu kuşların kendi yerel kuşları olduğunu belirtmekte iseler de bu doğru değildir. Bursa kuşunun İnegöl’e ilk gidişi, şu anda yaşamayan eski kuşçularımızdan “İnegöllü Selo” ve “camcı” lakabı ile tanılan eski iki  kuşçumuzun Bursa’dan götürmesi ile olmuştur. Bursa güvercinleri, Bursa ve İnegöl dışında, Bursa’ya bağlı Mustafakemalpaşa ilçesinde, Eskişehir’de, Afyon’da, İstanbul’da da bulunurlar. Ülke genelinde fazla yaygın oldukları söylenemez. Daha çok Marmara ve Ege bölgesinde, kısmen de Trakya tarafında bulundukları söylenebilir.

BURSA IRKININ TAHİHÇESİ
Bursa ırkının tarihinin oldukça eskilere ve Osmanlı toplumu dönemine dayandığı bir çok yetiştirici tarafından genel olarak kabul edilen bir görüştür. Bu konuda elimizde net bir belge olmamakla birlikte, bu güvercinlerin geçmişi Osmanlı devletinin kuruluş dönemleri ve Bursa’nın alınarak sürekli başkent haline geldiği 1335 yıllarına kadar gitmektedir. Bu dönemde yaptığı savaşlar ve kazandığı başarıları takiben Bursa’da vezirlik makamına kadar yükselen Kara Timurtaş Paşa tarafından, bu kuşların Bursa’ya getirildiği belirtilmektedir. Bu konudaki bilgiler eski kuşçuların sözlü anlatımlarına dayanmaktadır.

1387 yılında vezir olduğu bilinen Kara Timurtaş Paşa, Osmanlı Padişahı I. Murad döneminde (1362 – 1389) Rumeli ve balkanlarda bir çok savaşa katılmıştır. Bosna ve Arnavutluk üzerine seferler yapmıştır. 1389 yılında I. Kosova savaşına katılmıştır. Tahminen bu seferler sırasında Bursa güvercinlerini gittiği yerlerden getirmiş olmalıdır. Eğer bu bilgiler doğru ise Bursa güvercinlerinin ülkemizde 600 yıldır yetiştirildiklerini söyleyebiliriz.

GÜNÜMÜZ “BURSA” YETİŞTİRİCİLERİ
Bursa’da eski ailelerin bu kuşları babadan oğula devrederek ırkı uzun bir süredir korudukları bir gerçektir. Bugün 50 – 60 yıl öncesinden gelen damarı hala devam ettiren kuşçularımız çok azalmış durumdadır. Söylenene göre Bursa’da eski Bursa kuşunun örneklerini görebileceğimiz iki kişi kalmıştır. Bunlardan biri İsmail beydir. Bursa gezim sırasında kendisini bulup görüşme imkanım oldu. Bu aileler kuşlarını gerçekten de çok iyi korumaktadırlar. Öyle ki kimseye kuş satmadan, araya yabancı kan katmadan ve hatta kimseye kuşlarını göstermeden bu uğraşı sürdürmektedirler. Bunun yanı sıra üzülerek belirmeliyim ki kuşlarını hiç uçurmaksızın yetiştirmektedirler. Çünkü uçması durumunda damarı yitirme riski bulunmaktadır. Bu kuşçular için alım satım ve para önemli değildir. İstediğiniz kadar çok para teklif edin kuşlarından bir çift alamazsınız. İsmail beyi ziyaretim sırasında kendisinden Bursa ırkı ile ilgili çeşitli bilgiler aldım. Doğrusunu söylemek gerekirse kendisi bana bir çift hediye edebileceğini söylediğinde epeyce duygulandım. Bursa güvercini yetiştiren eski yetiştiricilerin çoğu bu kuşlar hakkında bilgi vermekten bile kaçınıyorlar. Kendileri bir çok kuşu beğenmeyip bunlar kırma, bozuk derken, peki orijinali nasıl olmalı?  diye sorduğunuzda ise, doğru dürüst bir açıklama alamıyorsunuz.

Eski kuşçular, bugün örneklerini gördüğümüz kuşların son 40 yılın üretimi olduğu ve artık ırkın özgün yapısını tamamen yitirildiği belirtmektedirler. Bursa oynarının bütün güzellikleri kaybolduğu için kuşçuluğu bıraktığını söyleyen eski yetiştiricimizden Hasan Güler, eski Bursa oynarlarının belirgin özelliklerini kendi ifadeleri ile şöyle anlatıyor.            “ Bizim gözümüze hoş gelen kuşlar, koca zikirli tabiri ile adlandırdığımız Bursa oynarı dışında, cicili yani İsmail bey de gördüğünüz ve İnegöl’lü kuşçu arkadaşların sahiplendiği kuşlar. Zikirliler diye adlandırdığımız kuşlar, akkanat akkuyruk olur. Gaga ve kafanın birleşim yeri içeriye doğru çukur olup burun delikleri şişkindir. Gaga ucunda tatlı zikir yani saka zikiri olur. Allah sizi inandırsın, göz çeperlerine baktığınız zaman göz bebeklerinin etrafı buğulu ve gül kurusunu andırır ve insana bakarken gözlerini kısar. Göz kapakları firil firil beyazımsı olur. Önden beyinli olması hiç önemli değil. Kafalar yuvarlak ve albenilidir. Göğüsü arkaya doğru tuttuğunuzda balerin gibi ince olmalıdır. Tüyler bir ince kadife kumaş gibi ellerinde kaymalıdır. ”

Bu anlatımdan etkilenmemek mümkün değil sanırım. Eski Bursa güvercinlerini böyle tanımlayan eski kuşçular, bugünkü yeni Bursa güvercinlerini doğal olarak beğenmemekte ve kırma olarak nitelendirmektedirler. Kanımca Bursa güvercinlerinin standartlarının nasıl olması gerektiği konusundaki tartışmaların kaynak noktası burasıdır. Süregelen anlaşmazlık ve farklı yorumlar bu temelden kaynaklanmaktadır.

Örneğin, eski yetiştiriciler kanat ve kuyruk telekleri arasında görülen sazlara ( beyaz ya da siyah teleklere ) ya da önden beyinli denilen kafa şekline hiç önem vermezken, yeni yetiştiriciler ırka ilişkin eski özellikleri pek bilmediklerinden olsa gerek daha farklı özellikleri ön plana çıkartmaktadırlar. Yazımın ilerleyen bölümlerinde aktaracağım özellikler daha çok Bursa ırkının günümüzde aranan özelliklerini anlatmaktadır. 

BURSA IRKINDA UÇUŞ ÖZELLİKLERİ
Bursa güvercinleri, araştırmanın başında açıkladığımız makaracı ırkların uçuş özelliklerini aynen göstermektedir. Bursalar, çok hızlı ve seri uçuşlu kuşlardır. Havada manevra kabiliyetleri çok fazladır. Uçuşa geçeceği anda telaşlı bir tarz gösterirler. Havada kanat atışlarını makaslayarak yaparlar. Yani kanatlar yarım açılarak kırpık kırpık bir uçuş sergiler. Kanatlar uçarken geniş açı oluşturmaz, sadece arada bir kayık çeker gibi bir pozisyona geldiklerinde açı genişler ve hatta kanat sesi bile duyulabilir. Ancak kanat vuruşları serttir. Uçuş özelliklerini daha iyi sergileyebilmeleri açısından grup halinde uçurulan kuşlardır. En az 8 kuştan oluşan bir grup tercih edilmelidir. Bu sayı 20’ye ve daha fazlaya da çıkabilir. Kuşlar havada birbirlerini takip ederek uçmakla birlikte ayrı bir uçuş tarzları vardır. Dağınık uçmaları istenilen bir özelliktir. Grup uçanları tercih edilmezler. Oldukça yükselirler ve sineğe çıkarak uçarlar. Uçururken yanlarına refakatçi başka bir kuş vermek gerekmez.

Bursa güvercinleri uzun uçan kuşlardır. Ortalama 3 – 4 saat arası uçarlar. Bazıları ise 7 – 8 saat kadar uçmaktadır. Tabi ki uçuş süresi kuşa verilen eğitimle ve kuşun damarı ile yakından ilgilidir. İyi bir performans yakalayabilmeleri için yavru döneminden itibaren uçurularak alıştırılmaları ve belli bir uçuş eğitimi almaları gerekmektedir. Klasik uçuş tarzlarını yakalamaları bir yılı bulur. Bursa güvercinlerinde uzun uçma aranılan bir özellik olup kuşun değerini artırmaktadır. Özetle kuş ne kadar çok uçuyorsa o kadar değerli kabul edilmektedir.

Uçarken yerden verilecek pırıltılara, sesli komutlara ya da bayrak sallama gibi işaretlere karşı bir tepki vermezler. Bu bakımdan uçurulduktan sonra yerden yönetilebilmeleri mümkün değildir. Bu açıdan Bursa güvercinleri başka salmalara indirilemez. Uçtuktan sonra kendi kümesinden başka yere konma özelliği bulunmaz. Uçarken havada karşılaştıkları başka güvercin gruplarına hiç aldırış etmeksizin uçarlar bu bakımdan farklı kuşçular tarafından çekilebilmeleri mümkün değildir. Yere inişleri çok kolaydır. Kuş salması üzerinden birkaç kez geçtikten sonra ani bir dalışla kolayca konar. Bu bakımdan balkonlarda bile yetiştirilebilirler.

Bursa güvercinlerinin en karakteristik uçuş özellikleri makara yapmalarıdır. Makara yapan kuş, gruptan koparak aşağı doğru düşer. Bu düşüş sırasında  yaklaşık 10 kez havada takla atarak döner ve gene yaklaşık 30 metre kadar yükseklik kaybeder. Daha sonra makarayı bırakıp tekrar yükselir. Bu kuşu gruptan diğer kuşlar izler ve seyredene çok güzel görüntüler sunarlar. Belki de bu nedenle Bursalı eski yetiştiriciler, “Oynarın hası kalplerden siler pası” demişlerdir. Gerçekten de Bursa güvercinlerini havada makara yaparken seyretmek çok zevklidir.

Bursa ırkı havada makara hareketinin yanı sıra bazen de 45 derecelik bir açı ile ani dalışlar yapar. Bu dalış sırasında kanat çırparak hızla alçalır, sonra tekrar yükselir ve normal uçmaya devam eder. Makaslı bir biçimde hızlı alçalıp hızlı yükselme bu kuşlara özgüdür. Bu uçuş özellikleri Bursa kuşlarında aranılan özelliklerdir. Bu dalış hareketi ile sert ve hızlı uçmaları Bursa kuşlarının atmaca ve şahin saldırısı karşısında kendilerini koruyabilmelerini ve saldırıdan kaçabilmelerini sağlar. Ancak yüksek ve uzun uçmaları ise bu tür kuşların saldırıları için uygun ortam yaratır. Bazı Bursa güvercini yetiştiricileri makara yapma özelliğini dikkate almama eğilimindedirler. Makara ve dalma özelliğinden çok kuşun uçma süresi ile ilgilenirler. Hatta makara yapan kuşlara iyi gözle bakmazlar. Onlara göre iyi bir Bursa kuşu makara yapmamalıdır. Bu görüşleri paylaştığımı söyleyemeyeceğim.

BURSA IRKINI BEKLEYEN TEHLİKELER
Ülkemizde performans güvercini yetiştiriciliğinde kanımca iki önemli hata yapılmaktadır. Ya performans tamamen abartılarak ön plana çıkartılmakta ve renk ile diğer fiziksel özelliklere hiç bakılmamaktadır. Ya da renk ve fiziksel özellikler abartılmakta, performansa hiç bakılmamaktadır. Her iki eğilimde yanlıştır. Performans kuşlarında doğal alarak performans ön planda olmalıdır. Ancak renk ve fiziki özellikler de hiçbir zaman göz ardı edilmemelidir.

Bursa güvercinlerinin bir performans kuşu olduğu açıktır. Ancak son yıllarda bu kuşlar tamamen kostümlerine bakılarak değerlendirilmeye başlamışlardır. Bu durum uçuş özelliklerinin giderek körelmesine yol açmaktadır. Bursa kuşları artık eskisi gibi uzun uçan özelliklerini yitirmeye başlamışlardır. Aynı olay makara yapma konusunda da kendini göstermektedir. Makara yapma özelliği Bursa güvercinlerinin genlerinde bulunan, bu kuşa karakterini veren bir özelliktir. Bizlerin yetiştirici olarak bunu bozmaya ya da yok saymaya hakkımız olmadığı görüşündeyim. Bence iyi bir Bursa kuşu, iyi makara yapmak durumundadır. Bu özelliği köreltmeye çalışmanın hiçbir mantığı yoktur.

Bugün Bursa güvercini yetiştiren eski kuşçuların bir kısmı kuşlarını tamamen kapalı ortamda ve uçurmadan yetiştirmektedirler. Çalınır ya da başkasının eline geçer gibi nedenler, kuşları uçurmamanın gerekçesi olmamalıdırlar. Kuşlarımızı uçurmayı bırakınca ister istemez kostüm ön plana çıkmaya başlamaktadır. Bir performans kuşu için kostümün ön plana çıkması o ırkın yok olmaya başlaması anlamına gelmektedir. Bursa güvercinlerinin bugün karşılaştığı en önemli tehlike bence budur.

Bunun yanı sıra Bursa güvercinleri, son yıllarda özellikle Balkan kökenli bazı makaracı ırklarla kırılmaya başlamıştır. Bulgaristan kökenli çift tepeli Filibe ırkı ve gene tepeli Trakya makaracıları (Rumeli taklacısı) ile sözüm ona ırkın ıslahı için yapılan eşleştirmeler, zaman içinde Bursa ve Trakya ırkımızın da bozulmasını getirecektir. Bursa ırkına tepelilik özelliği kazandırmayı hedeflediğini düşündüğüm bu tür eşleştirmeler, hep kostümün ön plana çıkartılmasının doğal sonuçlarıdırlar.

BURSA GÜVERCİNLERİNDE ARANAN ÖZELLİKLER
Bursa güvercini alırken uçuş özelliklerinin yanı sıra bakmamız gereken bazı renksel ve fiziksel özellikler de bulunmaktadır. Bu özelliklerin neler olduğu ya da olması gerektiği konusunda eski ve yeni yetiştiricilerimizin farklı görüşleri bulunmaktadır. Bölgesel olarak da farklı yaklaşımlar söz konusu olabilir. Bursalı eski kuşçular Bursa ırkının eski özelliklerini yitirdiğini belirtmektedirler. Bugün bulunan kuşları ise kırma olarak görmektedirler. Ben bugün bulunan kuşların kendimce tespit edebildiğim bazı özelliklerini aktarmaya çalışacağım.

Vücut yapısı : Bursa güvercinlerinde vücut yapısı orta irilikte, dik duruşlu olmalı ve vücut üçken bir görünüm sunmalıdır. Kanatlar kuyruk üzerinde taşınmalıdır. Kuşa önden baktığımızda geniş ve dışa çıkık bir göğüs ve geriye doğru daralan şekilde üçgeni andıran bir vücut yapısı olmalıdır. Buna bağlı olarak kuşun bel kısmı ince olmalı, boyun ise kısa olmalıdır. Aynı şekilde ayaklarda fazla uzun olmamalıdır. Bursa güvercinlerinde kanatlar vücuda orantılı olarak normal uzunluktadır.  

Kafa şekli : En dikkat çekici yanları alın yapılarıdır. Burunun hemen üzerinden başlayan alın öne doğru hafif çıkık bir görünüm sunar. Bu şekil “önden beyinli” olarak adlandırılmaktadır. Alın burundan itibaren dışa doğru bir kavis yaparak yükselir. Kafa düzgün yuvarlak biçimli olup önden bakıldığında kestane gibi bir görüntü verir. Kuşa önden bakıldığında iki gözün tam orta yerinde dikine hafif bir çukurluk iki bombe oluşmasına neden olur. 

Gözler : Göz rengi “beyaz çakır” ya da  “inci göz” olarak adlandırılan şekilde çok açık olmalıdır, “yoğurt göz”de denilen tam beyaz göz, bu kuşlarda aranılan özelliktir. Bazı kuşlarda gözün içindeki beyazlık üzerinde kızıl bir ton bulunur. Bunlara “kızıl çakır” denilir,  bu renk Bursa kuşlarında tercih edilmez. Gözler biraz iri ve ağıza yakın olmalıdır. Göz çevresindeki etli yapı biraz belirgin ve kesinlikle beyaz olmalıdır. Sarı veya kırmızı göz çevresi kesinlikle kabul edilemez. Göz kapakları da beyaz olmalıdır. 

Gaga : Bursa güvercinlerinde gaga çok önemlidir. Gaga, kafa ve vücut büyüklüğüne göre biraz uzun ve kalındır. Bursalarda gaga ince olmamalıdır. Renk olarak “sedef gaga” denilen şekilde süt beyaz renkli olmak zorundadır. Bazı Bursa güvercinlerinde beyaz gaganın ucunda “zikir” olarak adlandırılan hafif siyah küçük bir bölüm bulunur. Siyah kanat akkuyruklarda zikir tercih nedenidir. Ancak yaşmaklılarda ve akkanat akkuyruklarda zikirli gaga yapısı kesinlikle istenmeyen bir durumdur. 

Renk : Bursa güvercinlerinde iki renk tüy vardır siyah ve beyaz, bu renkler tam olmalıdır. Yani siyahlar tam siyah, beyazlar ise tam beyazdır. Ara tonlar ve alacalık bulunmaz. Bursa kuşunun siyahı, çok koyu ve çok parlaktır. Bu ton Bursa kuşuna özgü olmamakla birlikte, çok az güvercin ırkında bulunur.  Bursaların göğüsü “yeşil şallı” olarak adlandırılan şekilde yeşilimsi yanar dönerdir.  

Kuyruk kapakları : Bursa güvercinlerinde kuyruğu üsten ve alttan örten kuyruk kapak tüylerinin çok düzgün olması gerekmektedir. Kuyruk kapakları yay gibi düzgün bir şekilde gelmelidir. Ayrıca kuyruk alt ve üst kapaklarının renk olarak siyah olması gerekmektedir. Kuyruk altındaki ince kapak ise beyaz olmalıdır.  

Ayaklar : Ayaklarda bilekten aşağısı tüysüz olmalıdır. Bu güvercinler paçasızdır. Bilekten aşağıda bulunan her tüy paça olarak değerlendirilir ve kuşun değerini yitirmesine neden olur. Ayak renkleri dikkat çekici kırmızı tondadır. Ayak tırnakları bu güvercinlerde kesinlikle beyaz olmak zorundadır. 

Kuyruk telek sayısı : Bursa güvercinlerinde kuyruk telek sayısı 12 adettir. Daha fazlası standart dışıdır ve kabul edilemez.  Bursa güvercinlerinde kuyruk üstü yağ bezesi bulunur. Bursa ırkını yakın akrabası olan Mülakat ve Çakal ırkından ayıran en önemli özellik budur. Mülakat ve Çakal’da kuyruk telek sayısı 14 bazen de 16 olabilmektedir. Mülakat ve Çakal’da kuyruk üstü yağ bezesi bu nedenle bulunmamaktadır. 

Kırkanatlık : Bursa güvercinlerinde kırkanatlık durumu eski bazı yetiştiriciler tarafından önemli görülmemektedir. Gerek akkanatlarda görülen siyah kanat telekleri ile karakanatlarda görülen beyaz kanat teleklerinin ırkı bozmadığı düşünülmektedir. Gene aynı şekilde kuyruk teleklerindeki siyah tüyler ile kuşun vücudunun çeşitli yerlerinde ve özellikle de karın altı, kafa gibi yerlerinde görülen beyaz tüylerin ırkın yapısına uygun olduğu görüşü vardır. Bugün ise bir çok Bursa güvercini yetiştiricisi ise bu görüşü paylaşmamaktadır. Bu yetiştiriciler tam tersi görüştedirler. 

Karakter ve Irksal Özellikler : Bursa güvercinleri yetiştiricileri tarafından titizlikle korunduklarından farklı ırklarla kan karışımı yaşamamış bu açısından en temiz güvercinlerdir. Bursa ırkında aranılan özelliklerin başında kuşun damarının temiz olması gelmektedir. Bunun yanı sıra ele gelmemeleri, ürkek ve korkak davranışlara sahip olmaları istenen bir özelliktir.

İyi bir Bursa güvercininden beklenen diğer bir davranış şekli ise, yeni alınıp kümese koyulan bir kuşun, burayı benimser davranışlara girmesidir. Bursa güvercinleri alıştığı kümesten başka yere ilgi göstermezler. Bu açıdan yuvalarına çok bağlı kuşlardır. Ancak satıldığı yere çok çabuk alışma eğilimindedirler. Bu özellik makbul kabul edilmektedir. Hata bazı yetiştiriciler yeni geldiği kümesi hemen benimser davranışlara girmeyen, “ ayarlık çekmeyen” kuşları elden çıkarırlar.

BURSA GÜVERCİNLERİNDE RENK ÇEŞİTLERİ
Bursa güvercinlerinde başlıca renkler, Arap, Beyaz, Karakanat Akkuyruk, Akkanat Akkuyrukdur. 

ARAP : Adından da  anlaşıldığı gibi bütün vücudu siyah olan kuşlardır. Günümüzde sayıları hızla azalmıştır. Hatta kalmadığı bile söylenebilir. Kuyruk ve kanat teleklerindeki beyaz tüyler uygun karşılanmamalıdır. 

BEYAZ : Bütün vücudu beyaz olan kuşlardır. Sayıları hızla azaldığı için fazla rastlanmamaktadırlar. Kuyruk ve kanat teleklerindeki siyah tüyler uygun karşılanmamalıdır.

KARAKANAT AKKUYRUK : Sadece “Karakanat” adı ile de bilinir. Bütün vücut siyah olup yalnız kuyruk telekleri beyazdır. Kanat teleklerinde kırkanatlık durumu tercih edilmemelidir. Kuyruk teleklerinde ise siyah telek bulunmamalıdır. Kuyruk teleklerinin hepsi beyaz olmak durumundadır. Bunun dışında bütün vücuda siyah rengin hakim olması tercih nedenidir.

AKKANAT AKKUYRUK : Bu güvercinlerde, kanat telekleri ve kuyruk telekleri beyaz diğer yerler siyahtır. Güvercinlerde her iki kanatta 10 ar adet bulunan kanat teleklerinin, baştan 7 tanesinin beyaz olması aranılan bir özelliktir. 7 ye 7 biçimi en ideal olarak kabul edilmektedir. Beyaz olan kanat telekleri arasında siyah saz tercih edilmez. Akkanat Akkuyruklarda kuyruk teleklerinin de tamamı beyaz olmalıdır arada siyah saz uygun karşılanmaz.

Akkanat Akkuyruklarda, kafa üzerinde, göz altlarında ve gaga altında beyaz tüyler bulunabilir. Bu tüylerin olup olmamasına ve beyaz tüylerin bulundukları yere ve şekillerine bağlı olarak bu güvercinlere farklı adlar verilmektedir. Bu adlandırmalar şu şekildedir.

Karabaş : Bu güvercinlerde özellikle kafa tam siyah olmalıdır. Kafanın hiç bir yerinde beyaz tüy bulunmaz. Bunun yanı sıra vücudun diğer bölgelerinde özellikle de karın altında beyazlıklar olmaması tercih nedenidir.

Yaşmaklı : Karabaşın özelliklerine sahiptir. Ancak gaganın altında boyuna doğru uzanan sakal gibi bir beyazlık bulunur. Bu beyazlığın uzunluğuna ve şekline göre kuşlara değişik isimler verilir. En uzun beyazlığa sahip olanlar yaşmaklı olarak adlandırılır.

Muskalı : Muskalılarda gaga altındaki beyazlık fazla uzun değildir. Üçgen biçiminde küçük bir beyaz alan bulunur.

Noktalı : Noktalılarda gaga altındaki beyazlık çok azdır. Küçük lekeler halindedir.

Sürmeli : Güvercinin kafasında bulunan beyaz tüyler, gözlerinden başlayıp kulaklarına doğru uzanıyorsa buna sürmeli adı verilir. Bazı yetiştiriciler buna “çekmeli” demektedirler.

Kilitli : Sürmeli güvercinlerde gözlerden kulağa doğru uzayan beyaz alan eğer kesilmeden devam ediyor ve ensede birleşiyorsa buna kilitli denir. Bu kuşlarda gözden göze beyaz bir şerit vardır.

Abraş : Kafada bulunan beyazlık kuşun alnında ufak bir leke şeklindeyse buna abraş denilmektedir.

Akman : Bu güvercinlerde kafa kesme beyazdır. Aynı döneklerdeki gibi kafanın tümü kesme beyaz olursa buna akman adı verilmektedir.

ALIŞTIRILMASI VE BAKIMI
Bursa güvercinleri yuvasına çok bağlı kuşlardır. Bu bakımdan posta güvercinlerine benzerler. Bir kez alıştırıldıktan sonra mutlaka yuvasına geri gelirler. Bu açıdan çok sağlam ve güvenilir kuşlardır. 50 km. uzaklıktan bırakılan Bursa güvercinleri rahat bir şekilde yuvalarını bulabilmektedirler. Yuvasını kaybeden bir güvercinin 4 –5 gün sürekli yuvasını arayarak dolaştığı gözlenmiştir. Bütün bunlara karşın yeni geldiği yuvaya alışması zor değildir. Ancak gene de belli olmaz ilk yavrusunu verdikten sonra bile eski yuvasına geri giden kuşlar olmaktadır. Bu bakımdan Bursa kuşu aldıysanız bir süre uçurmayıp yuvaya alışmasını sağlamakta yarar vardır. Ancak bir kez alıştıktan sonra hiçbir sorun olmaz. Yeni yavrular uçuş eğitimi alırken çok çabuk alışırlar, bir kez uçurmak bile alışmaları için yeterli olabilmektedir.

Bursa güvercinlerinin bakımı kolaydır. Ülkemizde her bölgede rahatlıkla yetiştirilebilirler. Dayanıklı ve sağlam yapılı güvercinlerdir. Yavru bakımları mükemmeldir. Bu nedenle hiçbir üretim sorunu ile karşılaşmaksızın rahatça yetiştirilebilmeleri bir avantajdır.

2 ) MÜLAKAT

Makaracı ırklarımızdan biridir. Ülkemizde “Mülakat” adı ile tanılan bu güvercinler dünya üzerinde, “Mülakat Roller” ve “Mulakat Roller” adı ile bilinmektedirler. Mülakat, Arapça birleşme, uzlaşma, görüşme anlamına gelen bir kelimedir. Bu ırka mülakat adı verilmesinin nedeni, Bursa ( oynar ) ırkımız ile, yabani güvercinlerin  ( Columba livia ) eşleştirilmeleri sonucu geliştirilmiş olan bir ırk olmasından kaynaklanmaktadır. İsim olarak Arapça bir ad taşıması bu birleşmenin muhtemelen Osmanlı devleti dönemlerinde gerçekleşmiş olduğunu göstermektedir. Uçuş yeteneklerinin artırılabilmesi için yabani güvercinlerle sürekli eşleştirilmeleri belli bir süre sonra ortaya farklı bir ırkın çıkmasını getirmiştir. Günümüzde Mülakat ırkı, Bursa güvercinlerine akraba olan ancak bu ırktan tamamen farklı ayrı bir ırktır.

Bazı yetiştiricilerimiz Mülakat ırkını, Bursa ırkının bir renk çeşidi gibi algılamaktadırlar. Bu kesinlikle doğru bir tanımlama değildir. İki farklı ırkı alıp birbiri ile kırdıktan sonra ortaya yeni bir güvercin tipi çıkarmayı becerebildiysek, bu yeni tip eşleştirdiğimiz ırklardan birinin renk tipi olarak algılanamaz. Bu iki ırk akraba olmakla birlikte ayrı genetik yapılara sahiptir. Mülakat ırkının en belirgin genetik farklılığı kuyruk telek sayısı ve kuyruk üstü yağ bezesi konusundadır. Mülakatlarda kuyruk telek sayısı 14 tanedir ve kuyruk üzeri yağ bezesi bulunmaz. Bursa güvercinlerinde ise kuyruk telek sayısı 12 olup kuyruk üstü yağ bezesi bulunur. Bunun yanı sıra Bursa ırkının kendine özgü fiziksel özelliklerinin bir çoğu Mülakatlarda bulunmaz. Kafa biçimi, gaga biçimi ve rengi, vücut biçimi gibi bir çok temel özellik Mülakatlarda farklıdır. Ayrıca Mülakatlarda ayaklar biraz daha kısa olur. Bursa ırkında ize ayaklar daha uzundur.

Mülakat ırkı bugün sayıca çok azalmıştır. Daha önceleri yaygın olarak yetiştirildikleri Bursa ili ve çevresi ile İstanbul’da artık çok az rastlanmaktadırlar. Mülakat ırkımız da makaracı ırklarımızdan biridir. Uçarken makara yapma özelliklerinin iyi olduğu belirtilmektedir. Diğer makaracı ırklarımız gibi uzun ve yüksek uçma özelliklerine sahiptirler.

Mülakatlar yabani güvercinlerle eşleştirme sonucu geliştikleri için renk olarak bu güvercinlere benzerler. Mülakatlarda temel renk mavidir. Aynı yabani güvercin gibi kanatlarının üzerinde iki sıra kalem ( şerit ) bulunur. Ancak yabani güvercinden farkları kanat ve kuyruk teleklerinin beyaz olmasıdır. Kanatlarını kuyruk üzerinde taşıyan bu ırkımızda, kanatlarda 7 ye 7 formu ve kuyruk teleklerinde ise tamamının beyaz olması tercih nedenidir. Kırkanatlık ve kuyruk teleklerindeki siyah tüyler istenmeyen özelliklerdir.

Bu güvercinlerde temel renk mavi olmakla birlikte farklı tonlar bulunmaktadır. Koyu mavi ( dumanlı ),  açık mavi ve çinili ( kirli ) olmak üzere üç renk tipine rastlanmaktadır.

3 ) ÇAKAL

Makaracı ırklarımızdan biri de Çakaldır. Ülkemizde “Çakal” adı ile bilinen bu güvercinler, dünya üzerinde “Çakal Roller”, “Cakal Roler”, “Rouleur de Cakal” gibi adlarla tanınmaktadır. Eski kuşçuların “Nalbant” da dedikleri bu kuşları, eski dönemlerde Bursa’da çoğunlukla atlara nal çakılması işinde çalışan esnaflar yetiştirirmiş. Nalbant adı buradan geliyor. Ancak günümüzde kullanılan ve bilinen bir isim değildir. Çakal adı, bu kuşların renk olarak çakal ( Canis aureus   ) benzemeleri nedeni ile bu kuşlara verilmiştir. Bu güvercinler gerçekten de kızılkahve ve pas rengi olurlar. Çakal adlandırması ülkemizde bu renge sahip diğer kuşlarda da örneğin kelebek ırkında da  kullanılmaktadır. Bu durum kısmen bir karışıklığa neden olmaktadır. Bunun yanı sıra genel olarak kuşçularımız arasında Çakal ırkını, Bursa ırkının bir renk tipi gibi algılama eğilimi yaygındır. Gerçekten de bu iki ırk birbirinin renk tipi olabilecek kadar benzerdirler.

Çakal ırkı günümüzde hızla azalmıştır. Ülkemizde yetiştirildiği bölgeler olan Marmara ve Trakya’da eskisi gibi fazla ilgi görmemesi sonucu giderek kaybolmaya yüz tutmuştur. Yurdumuzda bu bölgeler dışında zaten rastlanmadıklarını söyleyebiliriz. Bugün ne yazık ki korunması gereken ırklarımız arasına girmişlerdir.

Tekirdağ / Çorlu’dan Tayyar Başaran adlı yetiştiricimizin bu ırkı eskiden beri geliştirmeye çalıştığı bilinmektedir. Gene Edirne’den Metin Ayaz adlı yetiştiricimizin Çakal ırkı üzerine çalıştığı bilinmektedir. Performans ırlarımızdan biri olmasına karşın son dönemlerde daha çok renk ve şekline bakılarak alınıp satılmaya başlaması sonucu uçuş özellikleri gerilemiştir. Hatta Doç. Dr Türker Savaş, bugün bu kuşların neredeyse hiç uçmadıklarını belirtmektedir. Bu durum kuşkusuz yetiştiricilerin tutumu ile yakından ilgilidir.

Bu kuşların Ankara’daki tek yetiştiricisi olan Zeki Güleröz 1974 yılından beri aynı damarı koruyarak gelmektedir. Kendisinin kuşlarını uçarken seyrettim. Oldukça uzun uçtuklarına şahit oldum. Hatta geçenlerde ilginç bir olay yaşadık. Bursa ırkı ile birlikte akşamüzeri 17.00 de uçurduğumuz Çakallar, bir süre uçtuktan sonra nokta yüksekliğine çıktılar ve saat 20.00 gibi gözden kayboldular. Ancak dürbün ile izleyebiliyorduk. Saat 21.00 de hava karardı ve yaklaşık 20 kuşluk filo geri gelmedi. Kuşlar ertesi gün sabah havanın aydınlanması ile birlikte teker teker geri dönmüşler. Geceyi nerede nasıl geçirdiklerini bilmiyoruz. 

Çakal ırkının tarihi geçmişi ve özellikle de ne zamandır yetiştirildiği hakkında bir belgeye sahip değiliz. Bu konudaki bilgilerimiz eski kuşçuların söylediklerine dayanmaktadır. Söylenenlere göre bu güvercinler, Şehremini ve Kocamustafapaşa kuşları olarak da bilinmektedirler. Bu iki semt İstanbul Fatih’te birbirine komşudur. Bu kuşlar eskiden bu semtlerde yoğun olarak beslenirmiş. Eski adı Samatya olan Kocamustafapaşa semti İstanbul’da eskiden azınlıkların ve özellikle de Rumların yaygın olarak oturdukları bir semtti. Samatya adı Rumca olduğu için değiştirilerek sonradan Kocamustafapaşa adı koyulmuştur. Irkın kökeni ve ülkemize nereden geldiği konusunda kesin bir bilgi sahibi olmamakla birlikte, büyük bir olasılıkla Rumlar kanalı ile Balkan ülkelerinden ya da Avrupa’dan ülkemize gelmiş olabilir. Bu bilgiler ışığında Çakal ırkının yurdumuzda İstanbul kökenli olarak geliştiğini ve yayıldığını söyleyebiliriz.

Türk güvercin ırklarını tanıtan Almanca bir kaynakta da bu güvercinlerin 100 yıldır ülkemizde tanındığı belirtilmektedir. Çakal güvercinleri dış görünüş olarak Bursa ırkına çok benzerler. Gagaları Bursa güvercinlerine göre biraz daha kısa ve incedir. Ayaklarda paça bulunmaz. Ayakların dirsekten aşağısı tüysüz olur. Tepelilik özellikleri yoktur. Kanatlar kuyruk üzerinde taşınır. Gözler açık çakırdır. Göz çevresi halkası biraz belirgin ve açık renklidir. Vücut olarak büyüklükleri Bursa kuşları ile hemen hemen aynıdır.

Çakal ve Bursa arasındaki en belirgin fark, kuyruk telek sayısı ve kuyruk üstü yağ bezesi konusundadır. Çakallarda kuyruk telek sayısı 14 ve bazen de 16 olabilmektedir. Kuyruk üstü yağ bezeleri bulunmaz. Bursalar da ise telek sayısı 12 dir ve kuyruk üstü yağ bezesi bulunur. Kanatlarda ki beyaz teleklerde 7 ye 7 formu aranılan bir özelliktir. Kuyruk teleklerinde renkli tüy bulunmamalıdır. Kuyruğun alt ve üst kapakları düzgün biçimli ve renkli tüylerden oluşmalıdır. Kuşun renkli olan bölümlerinde ve özellikle karın altında ve kafa üzerinde beyaz tüyler olmamalıdır.

Bu güvercinlerin renk olarak sarı ve kırmızı olmak üzere iki tipi bulunmaktadır. Her tipin ise, akkuyruk ve akkanat akkuyruk olarak iki ayrı çeşidi vardır.

Sarı : Pas rengi olarak tanımlayabileceğimiz renkteki kuşlardır. Akkuyruk olanlarda kuyruk teleklerinin tamamı beyaz olur. Arada farklı renk tüy olmamalıdır. Akkuyruk akkanat olanlarında ise kuyrukla birlikte kanat telekleri de beyazdır. 7 ye 7 formu ideal kabul edilir. arada renkli telek bulunmamalıdır.

Kırmızı : Sarılara göre daha koyu tonlu olurlar. Kızıla yakın bir kırmızı renge sahiptirler. Akkuyruk olanlarda kuyruk teleklerinin tamamı beyaz olur. Arada farklı renk tüy olmamalıdır. Akkuyruk akkanat olanlarında ise kuyrukla birlikte kanat telekleri de beyazdır. 7 ye 7 formu ideal kabul edilir. arada renkli telek bulunmamalıdır.

Çakal ırkı uçuş özellikleri bakımından makaracı ırların bütün özelliklerine sahiptir. Son yıllardaki uçuş performansındaki gerilemeye karşın, aynı Bursa ırkı gibi uçar. Makara yapma ve uzun uçma özellikleri vardır. İyi bir Çakal 3 - 4 saatten aşağı uçmaz.

4 ) TRAKYA

 

“Trakya”, Türkiye’de ülkemizin Avrupa kıtası topraklarında kalan bölümü için kullanılan bir tanımlamadır. Bu bölgeye genel olarak Trakya bölgesi denilmektedir. Aslında Trakya tanımlaması eski Yunan’dan günümüze kadar gelen ve Balkanlardaki bir bölgeyi tanımlayan coğrafi bir terimdir. Bu tanımlamaya göre bugünkü Bulgaristan’ın güney kesimleri, Yunanistan’ın Tharaki yönetim bölgesi ve Türkiye’nin Avrupa’daki topraklarını içine alan bölgeye genel olarak Trakya denilmektedir.

Trakya güvercinleri, bu bölgede yoğun olarak yetiştirildikleri için adını bu bölgemizden almış olan güvercinlerdir. Bu güvercinlere ülkemizin genelinde “Trakya” adı verilirken, Trakya bölgemizde daha çok “Trakya Taklacısı”,  “ Rumeli Taklacısı”, “Trakya Yerlisi” ya da “Yerli” adı ile bilinirler. Dünyada ise “Thrace Roller” adı ile tanınmaktadırlar.

KÖKENİ
Trakya ırkının kökeni hakkında fazla bir bilgiye sahip değiliz. Ülkemizde uzun yıllardır yetiştirildiği bilinen bir ırk olmakla birlikte daha çok bölgesel bir yapı göstermektedir. Trakya bölgemiz dışında fazla görüldüklerini söyleyemeyiz. Irkın köken olarak diğer makaracı ırklarla akraba olma olasılığı fazladır. Dünyada “Oriental Roller” olarak bilinen ve köken olarak ülkemizden kaynaklanan makaracı ırk ile, Bulgar ve Arnavutluk kökenli makaracı ırklarla akraba olduğu düşünülmektedir. Vücut yapıları ve büyüklük olarak bu ırklara benzer olması böyle bir sonuca varılmasına neden olmaktadır.

FİZİKSEL ÖZELLİKLERİ
Vücut yapısı olarak orta büyüklükte kuşlardır. Gagaları orta büyüklükte olmalıdır. Gaganın kısa olması farklı melezlenmelerin yaşandığının göstergesidir. Bu tür kuşlar kıymetli değillerdir. Boyunları fazla uzun değildir. Ayaklar biraz kısa ve dirsekten aşağısı paçasızdır. Dirsek aşağısındaki her tüy paça olarak kabul edilir ve kuşun ciddi şekilde değer yitirmesine neden olur. Kuyruk telek sayıları 14 ile 18 arasında değişebilir. Kanatlar kuyruk üzerinde taşınır. Bu taşınma şekli kuşun karakteristik özelliğidir. Bazı diğer makaracı ırklarda görülen kuyruğun kanat altında taşınma biçimi bu kuşlarda olmamalıdır. Eğer kanatlar farklı şekillerde taşınıyorsa, bu güvercinlerin saf kan olmadıkları sonucuna varabiliriz. Gaga renkleri kuşun rengi ne olursa olsun beyaz olmalıdır. Ancak gaga ucunda kuşun kendi renginde küçük bir koyuluk bulunabilir. Sadece mavi renklerde mor gaga rengine rastlanabilmektedir. Trakya güvercinlerinin rengi ne olursa olsun göz renkleri açık renktir. Sadece beyaz renk olanlar bu durumun istisnası olarak siyah göz rengine sahiptirler. Trakya güvercinleri tepeli ya da tepesiz olarak görülmektedirler. Bütün renklerinin tepeli ve tepesiz olanları bulunmaktadır. Bu güvercinlerde tepe kulaktan kulağa tabir edilen tarzda geniştir. Tepe ensenin altından başlar ve enseyi tam olarak sarmalar. Tepenin her iki ucunda “tepe gülü” adı verilen tarzda şekillenmeler makbul kabul edilmektedir.

RENK ÇEŞİTLERİ
Trakya ırkında başlıca 5 çeşit renk görülmektedir. Bunlar beyaz, siyah, kırmızı, sarı ve mavidir. Yaygın olarak rastlanan renkleri beyaz ve kırmızıdır. Bu renklerin tümünün tepelisi ve tepesizleri de bulunmaktadır. Bu renklerin bölgedeki adlandırılışları şu şekildedir.

Beyaz : Bu güvercinlerin tüm vücutları beyazdır. İşaret taşımazlar. Beyazlarda güvercinin herhangi bir yerinde farklı renkte tüy bulunmamasına dikkat edilir. Gözleri siyah olur. Gaga beyazdır.

Kanarya ( sarı ) : Bu güvercinler sarı renklidirler. Tüm vücutları sarıdır. İşaret taşımazlar. Vücutlarının herhangi bir yerinde beyaz tüy bulunmamasına dikkat edilir. Gözler açık renklidir. Gaga beyazdır.

Pal ( Kırmızı ) : Bütün vücutları kırmızı ( koyu kızıl ) bir tondadır. İşaret taşımazlar. Vücutlarının herhangi bir yerinde beyaz tüy bulunmamasına dikkat edilir. Gözler açık renklidir. Gaga beyazdır.

Murakat ( Siyah ) : Bütün vücutları siyahtır. İşaret taşımazlar. Vücutlarının herhangi bir yerinde beyaz tüy bulunmamasına dikkat edilir. Gözler açık renklidir. Gaga beyazdır.

Zavrak ( Mavi ) : Bu güvercinler dumanlı mavi olarak adlandırabileceğimiz şekilde mavi-gri renkte olurlar. Bu kuşlarda işaret olarak adlandırdığımız kanat üzerinde iki sıra şerit bulunur. Bu renk çeşidinde mor renk gagaya da rastlanmaktadır. Daha az bulunan bir renk çeşididir. “Küllü” olarak da adlandırılmaktadır. Zavrakların bir de işaret olarak çakmaklıları vardır. Çakmaklı olanlarına “Tekir” adı verilir. Tekirler de kanatlar üzerinde iki sıra şerit yerine küçük siyah noktacıklardan oluşan pullu bir yapı vardır.

Trakya güvercinlerinde renkler kendi içinde eşleştirilmelidir. Yani kırmızı kırmızı ile, sarı sarı ile vb. Farklı renklerin birbiri ile eşleştirilmeleri sonucu çıkan yavrular yine ana ya da babanın renginde olmakla birlikte iyi yetiştiriciler tarafından tercih edilmezler. Ancak farklı renkler arasında yapılan eşleştirmelerde renklerden biri beyazsa, yavrular alacalı olmaktadır. Bu bakımdan özellikle beyazın beyaz ile eşleştirilmesine özen gösterilmeli, beyaz başka renklerle eşe atılmamalıdır.

UÇUŞ ŞEKİLLERİ
Trakya güvercinlerinin ürkek yapılı ve ele gelmeyen bir tarzları vardır. Makaracı ırklarımıza özgü uçuş özelliklerinin tümüne sahiptirler. Yazımın girişinde bu konuda genel bilgiler verdiğim için burada üzerinde fazla durmadan kısaca geçeceğim. Ancak öncelikle şunu belirtmek istiyorum. Her şeyden önce Trakya ırkı bir performans ırkıdır ve uçuş kuşudur. Performans ırklarında temel alınması gereken özellik uçuş özellikleri olmalıdır. Tabi ki renk vb özelliklere de dikkat edilmelidir, ama uçuştan taviz verilerek değil. Son yıllarda makaracı ırklarımızın tümünde karşılaştığımız kostümün ön plana çıkma ve uçuşun gerileme durumu ne yazık ki Trakya ırkımız için de geçerlidir. Balkanlar üzerinden ülkemize kuş girişi son yıllarda göçmenler aracılığı ile hızla artmıştır. Buradan getirilen kuşlar daha çok gösteri kuşlarıdır. Bu kuşlarla yapılan melezlemeler Trakya güvercinlerinin uçuş özelliklerini geriletmiştir.

Bütün bu yaşananlara karşın Trakya güvercinleri, uzun ve yüksek uçan kuşlardır. İyi bir Trakya kuşundan 3 – 5 saat arası uçması beklenir. Bu güvercinler nokta yükseklikte uçmaları ile tanınırlar. Biraz da bu nedenle yerden yönetilebilmeleri kolay değildir. Yerden verilecek pırıltılara fazla reaksiyon göstermezler. Grup olarak uçan kuşlardır. 10 – 30 kuştan oluşan gruplar uçuş için idealdir. Ancak havada daha küçük gruplar halinde ayrılarak ya da tamamen bağımsız uçmayı tercih ettikleri görülmektedir. Bu güvercinlerin en önemli uçuş özellikleri makara yapmalarıdır. Trakya güvercinlerinden sık sık makara yapması yerine daha kaliteli makara yapması beklenmektedir. Peş peşe makaraya girme şekli uçuşa ayrı bir renk kattığı için tercih nedenidir.

OSMANLI MAKARACISI  VE  İZMİR MAKARACISI

ADLANDIRMA VE TARİHÇE
Yazımın başında Osmanlı Makaracısı (Oriental Roller) ve İzmir Makaracısı ( Smyrna Roller ) adı ile dünya üzerinde tanılan ve köken olarak ülkemizden kaynaklanmakla birlikte, bugün ülkemizde bulunmayan iki ırktan bahsettim. Bu bölümde bu iki ırkı kısaca tanıtmak istiyorum. Ancak öncelikle adlandırma konusu üzerinde durmakta yarar var.

Bu iki ırkın tarihi oldukça eskilere ve Osmanlı devletinin kuruluş yıllarına kadar gitmektedir. 16. yüz yılda yaşamış olan Osmanlı gezgini Evliya Çelebi, Seyahatname adlı eserinde bu ırklar hakkında bilgiler vermektedir. Osmanlı Devleti döneminde bu ırların nasıl adlandırıldıkları hakkında bilgi sahibi değiliz. Şu anda dünya üzerinde bilinen adlandırma, bu güvercinlere çok sonraları Avrupa’da verilmiş olan adlardır.

Bu ırkın İngiltere’ye ilk gönderiliş tarihi 1870 li yıllarda, Osmanlı padişahı Sultan Abdülaziz döneminde olmuştur. Aynı yıllar bir çok güvercin ırkımızın da Avrupa ve Amerika’ya gönderildiği yıllardır. Gerek “Oriental Roller”, gerekse “Smyrna Roller” ırkları birbirine yakın ve akraba ırklardır. Hatta başlangıçta Avrupa’da bu ırklar tek bir ırk olarak değerlendiriliyorlar ve sadece “Oriental Roller” adı ile biliniyorlardı. “Oriental Roller” adını bu ırk için ilk kez 1876 yılında İngiltere’de Ludlow kullanmıştır. 1887 yılında gene İngiltere’de Lyell adlı yetiştirici ise bu güvercinlere “Turkish Roller” adını vermiştir. Daha sonraları ırk içindeki bir takım farklılıklar göze çarpmış ve Dietz adlı yetiştirici 1929 yılında, bu farklılıkları göz önüne alarak bu ırkı, “Smyrna Roller” ve “Kurdistan Roller” olarak ikiye ayırarak değerlendirmiştir. Bu ayrımın temelinde Türkiye üzerinden İngiltere’ye ve Amerika’ya gönderilen güvercinlerin, bugünkü İran ve Irak gibi ülkelerden gönderilenleri ile İzmir bölgesinden gönderilenleri arasında bazı farklılıkların bulunmasıdır. En başta İzmir’den giden makaracılar siyah, kırmızı ve sarı düz renklere sahiptiler. İran ve Irak’dan gidenler ise mavi-bronz ve kumlu renklere sahip olup şeritli kuşlardı. Bu güvercinlerin şeritleri kahverengimsi sarı bir tonda idi. Renksel farklılıkların yanı sıra bazı yapısal farklılıklar da bulunmaktaydı. Dietz’in adlandırdığı “Kurdistan Roller” tanımlaması, İran ve Irak’dan gönderilen güvercinleri kapsamaktadır. “Smyrna Roller” adlandırması ise İzmir’den giden kuşlar için kullanılmaktadır.

“Oriental Roller” ırkımızın Amerika’ya gönderilişi ise 1920 li yıllardan itibaren başlamıştır. Ancak belgelerle saptanan ilk gönderme 1927 yılında Bronx Hayvanat bahçesine yapılmıştır. 1930 lu yıllarda bu süreç hızlanmıştır. Bu güvercinlerin Avrupa ve Amerika’ya ilk gönderiliş tarihlerinden itibaren bu ülkeler tarafından çeşitli ıslah çalışmalarında bulunulmuştur. Yapılan bazı melezlemeler ile ırka yeni özellikler kazandırılmıştır. Zaman içinde yeni makaracı ırkların ortaya çıkması sağlanmıştır. Bugün dünya üzerinde bulunan makaracı ırkların bir çoğunun atası, “Oriental Roller” ve “Smyrna Roller” adı ile dünyada bilinen ırklarımızdır.

5 ) OSMANLI MAKARACISI ( ORİENTAL ROLLER )

“Oriental Roller” adlandırması yukarıda anlatmaya çalıştığımız gibi ilk kez 1876 yılında İngiltere’de kullanılan bir adlandırmadır. Avrupa ülkeleri, Avrupa kıtasının doğusunda kalan Asya ülkeleri için “Oriental” ( Doğu ) kelimesini kullanmaktadırlar. Bu nedenle bu ırkımızı da “Oriental Roller” olarak adlandırmışlardır. “Oriental Roller” kelime anlamı olarak “Doğulu Makaracı” anlamına gelmektedir. Bugün Türkiye’de bu ırk için kullanılabilecek en doğru Türkçe adlandırmanın “Osmanlı Makaracısı” ( Ottoman Roller ) olacağı görüşündeyim. Bu nedenle bu adı kullandım. Ancak bugün ülkemizde bu ırk kalmadığı ve soyu tükendiği için, bu adlandırmanın pratikte fazla bir işlevsel olmayacağı açıktır.

Osmanlı Makaracısının ( Oriental Roller ) kaynağı, genel anlamda Asya ve batıda “Asia Minor” olarak bilinen Anadolu’dur. Bu güvercinler, Ortadoğu ve Asya ülkelerinden, bugünkü Hindistan, İran, Irak, Suriye ve Türkiye gibi ülkeler tarafından eskiden beri yetiştirilmişlerdir. Bu ülkelerin bir çoğu eskiden Osmanlı Devleti toprakları içersinde bulunuyorlardı. Kökeni çok eskilere dayanan bu ırk, dünyada bugün bulunan bir çok roller ırkının atası olarak kabul edilmektedir. Bugün dünya üzerinde bulunan makaracı ırklar elde edilirken Osmanlı Makaracısı’nın kullanıldığı bilinen bir gerçektir.

GENEL ÖZELLİKLERİ
Makaracı ırklar içersinde farklı performansları ve fiziksel yapıları ile dikkati çekmektedirler. Uçuş özellikleri diğer bütün makaracı ırklara benzemektedir. Yüksek ve uzun uçuş özellikleri bulunur. Fiziksel anlamda en belirgin özellikleri, “düşük kanatlı” olarak tanımlanan şekilde, kanatların kuyruk altında taşınmasıdır. Ülkemizde bulunan makaracı ırklar içersinde bu özellik sadece Osmanlı ve İzmir makaracılarında görülmektedir. Bazen Trakya makaracılarının da kanatlarını kuyruk altında taşıdıklarına rastlanmakla birlikte bu genel bir özellik değildir ve bu kuşun kırma olduğu anlamına gelir.

Kuyruk telek sayısı genellikle 14 – 16 arasında değişmektedir. 20 ye kadar olan telek sayısı normaldir ve standartlar içindedir. Bu güvercinlerin en önemli karakteristik özellikleri 14 den fazla kuyruk teleğine sahip olmalarına karşın kuyruk üstü yağ bezesi bulundurmamalarıdır. Kuyrukları normalden biraz daha uzun olur. Çatallaşmış kuyruk yapısı tercih edilmez.

Bu güvercinlerin başları yanlardan oval bir şekillenmiş olup başın üstü ise yuvarlaktır. Alın biraz açılı şekilde bombe yaparak yükselir. Gözler “inci göz” olarak adlandırılan şekilde açık renklidirler. Bazen beyaz ya da “limon göz” kuşlara da rastlanmakla birlikte fazla tercih edilmezler. Gaga orta uzunlukta ve genişlikte olup kemik rengindedir. Bu güvercinlerde siyah renk gaga değer kaybına neden olur. Tırnak ve gaganın aynı renk olması gerekir. Bacaklar koyu kırmızı ve biraz kısa gibidir. Ayaklarda kesinlikle paça olmamalıdır. Bu güvercinlerde tepe bulunmaz. Erkek güvercinler biraz daha büyük yapılıdırlar.

Çeşitli renkleri olabilmektedir. Bademli (Almonds), Kurşuni-gri (Grizzles), Beyaz, Siyah, Kırmızı, Sarı, Kahverengi ve beyazla karışık olarak bu renklerin kombinasyonları mevcuttur. 

6 ) İZMİR MAKARACISI ( SMYRNA ROLLER )

Bu güvercinler, 1870 yılında Osmanlı padişahı Sultan Abdülaziz döneminde ilk olarak İngiltere’ye gönderilmiştir. İngiltere’de 1929 yılında Dietz adlı yetiştirici tarafından ilk kez “Smyrna Roller” olarak adlandırılmış ve Oriental Roller’dan ayrılmışlardır.  Amerika’ya ilk gönderildikleri 1920 li yıllarda ise “Oriental Roller” adı ile adlandırılıyor ve “tuz gölü şehri güvercinleri” olarak biliniyorlardı. Tuz gölü şehri ile kastedilen İzmir ilimizdir. Bilindiği gibi İzmir ilinin bitişiğinde eskiden daha büyük olan ve bugün “Çamaltı Tuzlası” olarak adlandırdığımız büyük bir tuz gölü bulunmaktadır.

Smyrna kelimesi antik dönemde İzmir kentini tanımlamak için kullanılan bir kelime idi. Eski İzmir kenti ( Smyrna ), İzmir’de bugünkü Bayraklı semtinin bulunduğu yerde kurulmuştu. Buranın adı Smyrna idi. Daha sonra şehir M.Ö  334 yılında bugünkü Kadıfekale semtinin bulunduğu yere taşınmıştır. Günümüzde Türkiye’de Smyrna adlandırması, antik dönemdeki İzmir için kullanılmaktadır.

İzmir makaracıları, İzmir ilimizin antik isminden kaynaklanarak batılı yetiştiriciler tarafından 20. Yüzyılın başlarında “Smyrna Roller” olarak adlandırılmışlardır. Günümüz Türkiye’sinde bu güvercinler İzmir makaracısı adı ile bilinmektedirler. Ancak artık Türkiye’de bu kuşlara rastlanmamaktadır. Yitirdiğimiz değerlerimizden biridir. Hatta dünya üzerinde de sayıları ve yetiştiricilerinin çok azaldığını söyleyebiliriz. Eskiden Yugoslavya’da bulunduğu bilinen bu güvercinler, bugün eski Yugoslavya’yı oluşturan ülkelerden Bosna’da yetiştirilmektedirler. Sanırım dünya üzerinde bir tek burada kalmışlardır. Buradaki yetiştirici sayıları ise çok azdır. Bu durum ırk içinde kan tazelemesi yapılmasını engelleyecek hale gelmektedir. Böyle giderse ve gerekli önlemler alınmazsa kısa zaman içersinde bu ırkı dünya üzerinde tamamen kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya kalabiliriz.

Sarajevo kenti Bosna’nın başşehridir. Bu nedenle bazı Bosna’lı yetiştiriciler bu güvercinleri “Sarajevo Roller” (Sarajevski Prevrtaci) olarak adlandırırlar. Oysa bu güvercinler Bosna’ya da eski devirlerde İzmir’den gelmişlerdir. Ünlü Osmanlı gezgini Evliya Çelebi Seyahatnamesinde 1660 lı yıllarda Mısır, Suriye ve Türkiye’den Smyrna’dan deve yüklü kervanların buraya yük taşıdığını ve bu yükler arasında oriental güvercinlerin ve başka çeşitli güvercinlerin bulunduğunu belirtmektedir. Bosna’da bu güvercinler 19. Yüz yılın sonunda “Bosnalı” ( Bosnians )  olarak adlandırılıyorlardı. Daha sonra 2. Dünya savaşı sonrasında  ( 1945 ) “Izmirci” ve “Izmirnians” adları ile anılmaya başladılar. Günümüzde Bosna’da daha çok “Sarajevo Roller” (Sarajevski Prevrtaci) adı kullanılmaktadır.

İzmir makaracıları hakkında anlatılan çok eski bir efsane, bu güvercinlerin kökeninin aslında çok eski dönemlere ve M.Ö 2000 li yıllara kadar gittiğini düşündürmektedir.  Bu yıllarda Mezepotamya’da Sümer dilinde İnanna olarak geçen savaş ve cinsel aşk tanrıçası İştar’ın, bir güvercinin kanadına iğne takarak onun uçmasını engellediği söylenir. Buna karşın uçmaya çalışan güvercin ise havada makara yaparak ( geriye doğru taklalar atarak ) yere düşer. Bu hareket sonrası güvercinin kanatlarının kanadığı gözlenir. Böylece bu güvercinlerin makara yapmaya alıştıkları söylenir. İzmir makaracılarının kanatları oldukça uzundur. Uzun olan bu kanatlar bugün hayli hassaslaşmışlardır. Uzun uçuşlardan sonra kuşun kanatlarında kanama meydana gelebilir. Bu olay sanki efsanenin tekrarı gibidir. Kanatlar aynı efsanede olduğu gibi güvercin yere indiğinde kanlı olurlar.

Bu ırkın Bosnalı yetiştiricileri, İzmir makaracılarının dünyanın en eski ve en saf ırkları arasında olduğunu görüşündedirler. Irkın orijinal formunun kırılmaksızın yıllar boyunca korunduğunu ve ırkın soyunda başka ırlarla karışma olmadığını belirtmektedirler. Bu bakımdan diğer roller ırklarının dejenere ırklar olduğu ve bu nedenle gerçek anlamda sınıflandırılamayacağı görüşündedirler.

GENEL ÖZELLİKLERİ
İzmir Makaracıları ( Smyrna Roller ),  Osmanlı Makaracıları ( Oriental Roller ) ile akraba ırklar olduklarından bir çok bakımdan benzerdirler. Ancak her iki ırk arasında bazı temel bazı farklılıklar bulunmaktadır. Uçuş özellikleri diğer bütün makaracı ırklara benzemektedir. Yüksek ve uzun uçuş özellikleri bulunur. İzmir makaracıları da kanatlarını kuyruk altında taşırlar. Ancak kuyruk telek sayıları tam olarak 16 dır. Bu sayı ne bir eksik ne de bir fazla olmalıdır. Telek değiştirme ya da tüy düşürme gibi olaylar haricinde bu sayı kesindir ve ırkın saf olduğu anlamına gelir. Bazı kaynaklarda belirtildiği gibi 16 – 22 arası kuyruk telek sayısı doğru değildir. 16 telekten fazla olan her sayı ırkın kırıldığı anlamına gelir. Kuyrukta bulunan çifte tüyler ( renk olarak iki tüyün aynı olması ) kuşun ırkının saf olduğunu gösterir.

İzmir makaracıları daha ince ve uzun bir vücuda sahiptirler. Kuyrukları daha uzundur. Bu durum kuşun daha da ince görünmesine neden olur. Gagaları da gene dikkat çekici şekilde ince olur ve Osmanlı makaracılarına göre belirgin olarak uzundur. Gaga rengi kemik rengi ( Fildişi ) olur. Bazı kaynaklarda siyah renk kuşlarda gaganın siyah olabileceği belirtilme birlikte bu doğru değildir. İzmir Makaracılarında siyah kuşlarda da gaga, kemik rengi olmak durumundadır. Gözler inci rengidir. Farklı bir renk kabul edilemez. İnci rengi göz bütün renkler için geçerlidir. Kuşun renginin değişmesi göz renginin değişmesini gerektirmez. Bacaklar koyu kırmızı ve biraz kısa gibidir. Ayaklarda kesinlikle paça olmamalıdır. Bu güvercinlerde tepe bulunmaz.

İzmir Makaracılarında renk çeşitliliği fazla değildir. Bu güvercinlerde renkler kesinlikle cinsiyete bağlıdırlar. Erkekler beyaz temel renk üzerinde siyah ince çizgilerle kaplı şekilde olurlar. Bu siyah çizgiler kırmızımsı ve mavi yansıma yaparlar. Erkeklerde rengin ters çevrilmesi nadir de olsa görülebilir. Dişiler ise, siyah, mavi veya gri renkli olurlar. 

NOT : Makaracı ırklarımızla ilgili olarak yaptığım araştırmalar sırasında Bursa’da bana her konuda destek olan arkadaşım ve değerli yetiştiricilerimizden Levent Tamer’e ve gene Bursa’dan bana “entel kuşçu” lakabını takan Hüseyin Güler ustaya, Bursa ırkının eski yetiştiricilerinden Hasan Güler’e ve İsmail beye, Ankara’da ise, çakal ırkını tanımamı sağlayan ve uçuşlarını izleme fırsatı veren değerli yetiştiricilerimizden arkadaşım Zeki Güleröz’e teşekkür ederim.

YAZAN : Yavuz İŞÇEN / ANKARA