Yarın kalktığınızda
gazetelerde böyle bir haber yayınlandığını görseydiniz ne düşünürdünüz?
Maalesef ki, 1941 yılı başlarında Kahramanmaraşlı güvercin
yetiştiricileri böyle bir haberle karşı karşıya geldiler. Kahramanmaraş
Valiliğinin bir emri ile il dahilinde güvercin uçurulması yasaklanmıştı.
Güvercin yetiştirenler toplumda ahlaksız ve serseri takımın kişiler
olup, aralarında durmadan güvercin çekme meselesi yüzünden kavgalar
çıktığı için toplum huzuru bozulmaktaydı. Hele bu kişilerin iyi aile
çocuklarını da bu kötü alışkanlığa alet etmeleri hiç hoş karşılanacak
gibi değildi. En önemlisi namuslu gençlerimizin bu serserilerin elinden
kurtarılması gerekiyordu. İşte bu gibi nedenlerle güvercin uçurmak
valilik emri ile yasaklanmıştı.
Biz güvercin yetiştiricileri bu serseri imajından herhalde hiç
kurtulamayacağız. Aslına bir çok konuda zayıf olan toplumsal belleğimiz
güvercin konusuna gelince nedense cin gibi oluyor. Bizden önceki
güvercin sever atalarımız ne yaptılarsa ve nasıl bir imaj yarattılarsa
aradan yüz yıllar geçti ama bunun etkisinden bir türlü sıyrılamıyoruz.
Eski Türklerde Kuşbazı ve kumarbazı öldüren gazi olur diye bir atasözü
var. Bir güvercin meraklısının düşman askeri gibi görülmesi kadar onur
kırıcı ne olabilir? Osmanlı toplumunda kuşbazların mahkeme tanıklığı
bile kabul edilmiyor. O kadar sözüne güvenilmez bir topluluğuz ki,
mahkemeye tanık bile olamıyoruz. Osmanlıda kuşbaza kız verilmez diye
bir anlayış var. Çünkü kuşları ile ilgilenmekten ailesini ihmal
edeceğine kesin gözü ile bakılıyor. Günümüzde bu yargı eskiden olduğu
kadar ağır değil belki, ama toplumsal tabuları yıkmak o kadar kolay
olmuyor.
Gelelim Kahramanmaraştaki yasaklama olayına. Dönemin Kahramanmaraş
Valisi, Ö. Günday imzası ile İçişleri Bakanlığına gönderilen 21 Mart
1941 tarihli belgede şu satırlara yer veriliyor. güvercinleri sırf zevk
için besleyen bu kişiler memleketimizin tahsil çağında bulunan bir takım
genç çocuklarında merak uyandırarak bunları tahsillerinden ve
terbiyelerinden alıkoydukları gibi ahlaksızlıklara da alıştırmakta
oldukları anlaşılmıştır. Bundan başka güvercinleri uçurarak bir
birlerinin güvercinlerini elde etmek sureti ile kendi kömelerine
almaları yüzünden bir çok hadise, kavga ve gürültü çıkartmaktadırlar. En
önemlisi de gençleri iğfal ederek yoldan çıkartmaktadırlar. Bu
çocukların ebeveynleri müteaddit defalar resmi makamlara müracaat ederek
gençlerin bu serserilerin elinden kurtarılması için müracaatta
bulunmuşlardır. Bunun üzerine, zabıtaca her türlü önlem alınmakla
birlikte, genç çocuklar kuş besleme hevesinden bir türlü
alıkoyulamamışlardır. Son çare olarak bu güvercinlerin uçurulmaması
tedbirine başvurulmuştur.
İşte arkadaşlar durum aynen böyle. Peki bu durum karşısında güvercin
yetiştiricileri ne yapmışlar? Hemen evlerini Kahramanmaraş dışına
taşıyıp yasak kapsamı dışında kalan illerimizde güvercin uçurmayı
sürdürme yoluna gitmeyi düşünmüşlerse de artık polis tarafından
mimlenmiş olduklarından gittikleri illerde de benzer bir uygulama
gündeme gelebilir endişesiyle, oturup Ankarada bulunan Ordu muhabere
müfettişliği yüce katına diye başlayan bir şikayet dilekçesi yazmışlar.
Neden muhabere müfettişliğine şikayet ettikleri ise oldukça ilginç.
Çünkü şikayet dilekçesi altında imzası bulunan güvercin yetiştiricileri
kendilerine haklı bir temel yaratabilmek için askeriyeyi arkalarına
almalarının sonucu olumlu etkileyeceğini düşünmüşler. Bu düşünceden
hareketle biz ordu için muhabere güvercini yetiştiriyoruz. Yasaklama ile
birlikte ordu güvercinsiz kalacak, haberleşmeler aksayacak deyip,
basmışlar dilekçenin altına imzayı.
Dilekçe aynen şöyle, 1937 senesinde muhabere müfettişi Binbaşı Sabri
Baki Ersoy ve Fuat Yalaz Kahramanmaraşa gelerek, buradaki güvercin
cinslerinin ordu için muhabereye uygun olduğunu belirtmişler ve 30 kadar
güvercini beraberlerinde götürmüşlerdir. Ayrıca güvercin
yetiştiricilerini bu kuşları yetiştirmeye teşvik ederek bu güvercinlerin
talim ve terbiyesi hakkında bizlere gerekli bilgileri öğretmişlerdir.
Bunun üzerine bizler 1000 kadar güvercini yetiştirerek ordu için
hazırlamakta iken güvercin uçurulması valilikçe men edilmiştir. Bu
durumda yetişmiş güvercinlerimiz hamlayarak sakatlanacaklardır. Sonuç
olarak ordunu güvercin ihtiyacının kayba uğrayacağı malumdur. Hiç
olmazsa haftada iki defa güvercin uçurmamıza izin verilmesini saygı ile
arz ederiz. Dilekçe altında imzası bulunan isimler ise şöyle
sıralanıyor.
Maraşın Yörük Selim mahallesinden Bekir oğlu Mehmet Burçak.
Maraşın Yörük Selim mahallesinden Ahmet oğlu İsmail Güvercin.
Maraşın Turan mahallesinden Mehmet Zorlu.
Maraşın Turan mahallesinden Mehmet Köşger.
Maraşın Turan mahallesinden Akkaş Tabak.
Maraşın Tekye mahallesinden Abdi Demir.
Maraşın Gazipaşa mahallesinden Hüseyin Gökdemir.
Maraşın İsmet Paşa mahallesinden Akkaş Meşin.
Maraşın Fevzi Paşa mahallesinden Kerem Ciğer.
9 imzalı bu dilekçe oldukça etkili görünüyor. Bunun üzerine şikayet
dilekçesini alan ordunun yetkili makamları, Kahramanmaraş Valiliğine
bir yazı yazarak konu hakkında bilgi istemişler. Valilik ise Genel
Kurmay Başkanlığının yazısı üzerine bu kuruma bir cevap göndermiş. Bu
arada söz konusu 9 kişi hakkında hemen bir güvenlik soruşturması
yapılmış ve bu kişilerin sabıka durumları açıklığa kavuşturulma yoluna
gidilmiş. Valilik yaptığı inceleme sonucu bu kişilerin sabıkalı, işsiz
ve uygunsuz takımından olduklarını saptamış ve besledikleri
güvercinlerin ise iddia ettikleri gibi ordu muhaberesi için uygun kuşlar
olmadığını belirlemiştir. Yapılan tahkikat sonucu bu kişilerin tamamen
zevk için güvercin yetiştirip uçurmakta oldukları saptanmıştır. Durum
böyle olunca yasağın devamı uygun görülmüştür. Bu konuda Kahramanmaraş
Valiliğinin Genel Kurmay Başkanlığına gönderdiği yazı şu şekildedir.
Bu kuş besleyenler, hiçbir iş sahibi olmayan sabıkalı ve ahlaksız
güruhundan kimselerdir. Bunlar ordu muhaberesine yarayacak bir şekilde
güvercin beslememektedirler. Bu durum ekteki cetvelin incelenmesi ile
tespit edilebilir. İddia ettikleri gibi uçurdukları kuşları talim ve
terbiye için değil, tamamen zevk için uçurmaktadırlar. Aslında
güvercinlerin nasıl terbiye edileceğini bilmemektedirler. Tahsil
çağındaki gençlerde heves uyandırarak onları tahsillerini engellemekte
ve bir takım ahlaksızlıklara alıştırmaktadırlar. Bu sebeple
güvercinlerin beslenmesi serbest kalmak şartı ile sadece uçurulmaları
engellenmiştir.
Benzer bir yasaklamanın kuşçular arasında ölümle sonuçlanan bir olay
sonrası 1953 yılında Kiliste de uygulandığını biliyoruz. Arkadaşlar,
yasaklamanın bir gün bütün Türkiye genelinde uygulanma ihtimali de
olabilir. Bu nedenle bir an önce kendimize çeki düzen vermemiz yerinde
olur.
Bu yasakçı yaklaşım bana II. Abdülhamit ile ilgili anlatılan bir fıkrayı
hatırlattı. Yazımı bu fıkra ile bitirmeyi uygun buldum. Bilindiği üzere
Anadoluda ilk demiryolu yapılma çalışmaları Osmanlı toplumunun son
dönemlerine rastlar. Demiryolları yapılmış, trenler işlemeye başlamış
ama sık sık tren kazaları da olmaya başlamış. İlgililer bakmışlar ki
hep son vagon raydan çıkıp kazaya neden oluyor. Padişaha durumu
anlatmışlar. Padişahım demişler her şey yolunda ama son vagonun raydan
çıkarak kazaya neden olmasının bir türlü önüne geçemedik. Padişah kolay
demiş, son vagonu iptal edin sorun çözülür.
Güvercin yetiştiriciliğimizin gerek ülke içinde gerekse dünyada hak
ettiği yere gelebilmesi ve güvercinlerimizin sonsuza dek, özgürce
gökyüzünde uçabilecekleri mutlu ve güzel bir Türkiye umuduyla.
Yavuz İşçen / Ankara |