1 ) BİT
Bit adı altında sınıflanan 3500e yakın böcek türü bulunmaktadır. Hayvan
bitleri sınıflamada Phthiraptera takımı içinde ele alınmaktadır. Ortak
özellikleri asalak bir yaşam sürdürmek olan bu canlılar, üzerinde
bulundukları canlıya hayli zarar verebilmekte ve çeşitli hastalıklara
ortam hazırlamaktadırlar.
Uzunlukları genellikle 1 - 2 mm arasında değişen yassı vücutlu,
kanatsız, genellikle kirli beyaz, sarı, kahverengi ve siyah tonlarında
olabilen bu canlıların vücutları, baş göğüs ve karın olmak üzere üç ana
bölümden meydana gelmektedir.
Gözler, duyargalar ve ağız baş bölümünde yer alır. Gözler bu canlılarda
bir hayli körelmiş durumdadır. Sadece karanlık ve aydınlığı ayırt
edebilecek bir yapısı vardır. Göğüs bölümü küçüktür. Göğüs bölümünde
bulunan ayaklar üç çifttir ve vücudun iki tarafında bulunurlar.
Ayakların sonları tırnak veya çengelle sonlanır. Bu kısımlar asalağın
üzerinde yaşadığı canlıya sıkıca yapışmasına yarar. Yassı ve saydam bir
görünüme sahip olan karın bölümü, 8 ya da 10 halkadan oluşmaktadır.
Bütün vücut genellikle sert bir kitin tabakası ile kaplıdır. Bu tabaka
sayesinde kuşların gaga darbelerinden fazla etkilenmezler.
Bitler, ağız yapılarına göre iki büyük alt takıma ayrılarak
incelenirler. Bunların ilki. Mallophaga adı verilen Isırıcı Bitlerdir.
Kuşlarda görülen bit türleri, bu takımın alt bireylerinden meydana
gelmektedir. Bu tür bitler, telek, tüy ve derinin yumuşak kısımları ile
bazen de kan ve doku sıvıları ile beslenirler. İkinci grup bitler,
Anoplura adı verilen Emici Bitlerdir. Bu tür sadece memeli
hayvanlarda ve insanda asalak olarak bulunur. Bu tür bitler yalnız kan
emerek yaşarlar.
GÜVERCİN BİTİ
Mallophaga adı verilen ısırıcı bitler takımının Menoponidae ve
Philopteridae familyasına bağlı bazı bit türleri güvercinlerde de asalak
olarak bulunurlar. Güvercinler üzerinde bulunan tüm bit çeşitlerini ben
bu yazı kapsamında kabaca güvercin biti olarak adlandıracağım.
Burada önemle belirtmek istediğim bir nokta, güvercinler üzerinde
bulunan bit türlerinin hiç birinin insana bulaşmayacağıdır. 3500 kadar
çeşidi bulunan bit, üzerinde yaşadığı canlıya göre özelleşmiş bir yapı
gösterir. Hatta aynı canlı üzerinde canlının farklı bölgelerine
özelleşmiş bit türleri de bulunmaktadır. Dolayısıyla güvercin üzerinde
yaşayan bir bit çeşidini insanın üzerine taşırsanız bu bit insanın
üzerinde yaşayamaz ve ölür. Çünkü güvercin bitlerinin tümü tüy ve telek
yiyebilecek bir çene yapısına sahiptirler. İnsanda görülen bit türleri
sadece kan emerek yaşayabilen Anoplura takımına ait alt türlerdir.
Kuşların çoğunda vücudun değişik bölgelerinde yaşamaya uyum sağlamış en
az 4 ya da 5 tür bit aynı anda asalak olarak yaşamını sürdürebilir.
Güvercinler üzerinde yaşadığı saptanmış bit türleri şunlardır.
GÜVERCİNLERDE GÖRÜLEN BİT TÜRLERİ
1 ) Menopon gallinae : Menoponidae ailesindendir. Antenleri 4
parçalı ve uzundur. Gövde iki parçalı bir görünümdedir. Ayak uçlarında
bir çift tırnak taşır. Tavuk biti ya da kırmızı bit adı ile bilinen bu
bit türü, daha çok tavukların üzerinde bulunmaktadır. Sarımsı bir rengi
vardır. Üzerinde kırmızı benekler bulunduğu için kırmızı bit adı ile
de anılır. Bu bit türü tavukların yanı sıra nadiren güvercinler ve
kanaryalar üzerinde de görülmektedir. Tüy ve telek yiyerek yaşar.
2 ) Goniocetes piageti : Philopteridae ailesindendir. Antenleri 5
parçalıdır. Ayak uçlarında bir çift tırnak taşırlar. Tüy ve telek
yiyerek yaşarlar. Evcil ve yabani kuşlarla birlikte yoğun olarak
güvercinlerde de bulunurlar. Rengi sarı, kahverengi tonlarındadır.
3 ) Goniocetes compar : Philopteridae ailesindendir. Antenleri 5
parçalıdır. Ayak uçlarında bir çift tırnak taşırlar. Tüy ve telek
yiyerek yaşarlar. Evcil ve yabani kuşlarla birlikte yoğun olarak
güvercinlerde de bulunurlar. Rengi sarı, kahverengi tonlarındadır.
4 ) Columbicola columbae : Philopteridae ailesindendir. Antenleri 5
parçalıdır. Ayak uçlarında bir çift tırnak taşırlar. Tüy ve telek
yiyerek yaşarlar. Evcil ve yabani kuşlarla birlikte yoğun olarak
güvercinlerde de bulunurlar. Rengi sarı, kahverengi tonlarındadır. Diğer
güvercin bitlerine göre daha uzunumsu bir yapısı vardır.
Güvercinlerde görülen bu bit türleri daha çok mevsimlik bir şekilde
ortaya çıkarlar. Kış aylarında güvercinler üzerinde nadiren bite
rastlanır. Ancak havaların ısınması ile birlikte aniden bütün
kuşlarımıza yayıldıklarını görüp şaşırabiliriz. Güvercin bitlerinin
üremesi için yaz mevsimi ideal koşulları sağlar. Tüy değişim dönemleri
ise bitlenmenin en yaygın dönemlerini oluşturur. Bu dönemler bit
açısından bol besin vardır. Uzun süre üzerinde bit barındırmış
güvercinlerin özellikle kuyruk ve kanat teleklerinde bitlerin yemesi
sonucu oluşmuş delikler ve belirgin zedelenmeler gözlenebilir.
Bit üzerinde yaşadığı güvercini hemen hemen hiç değiştirmez. Hatta
güvercinin bir nedenle ölmesi halinde üzerinde yaşayan bitlerde sonradan
ölürler. Ancak güvercinler arası kavgalar, çiftleşme, ortak beslenme ve
sürtünme gibi yakın temas durumlarında bit diğer kuşa geçebilir. Aslında
salmamızda bir kuş bitlendiyse ve biz onu hemen tespit edip ayırarak
tedavi yoluna gitmemişsek büyük bir ihtimalle bit, salmamızdaki tüm
kuşlara kısa zamanda yayılacaktır.
ÜREMESİ
Kuşlarda görülen bit çeşitlerinin hepsi, yumurtadan erişkin hale
gelinceye kadar olan tüm yaşam evrelerini asalak olarak yaşadığı kuşun
üzerinde geçirir. Erkek bite göre biraz daha büyük olan dişi bit, sirke
adı verilen yumurtalarını tek tek yada topaklar halinde üzerinde
yaşadığı kuşun tüyleri üzerine yapıştırır. Oval yapıda olan yumurtaların
bırakılma yerleri türlere göre farklı olabilir. Bırakılan yumurta sayısı
oldukça fazladır. Tek bir dişi bit bir seferde 20 kadar yumurta bırakır.
Yumurtaların döllenmeden canlı kalma süreleri birkaç gün kadardır.
Koşullar elverişli ise üreme hızı çok yüksektir. Yumurtalar ( sirke )
bir- iki hafta içinde çatlar ve bazı evrelerden geçerek erişkin biçime
ulaşır. Yumurtaların erişkin biçime gelme süresi ortama, çevre
sıcaklığına ve bit türüne bağlı olarak değişiklik gösterir. Bu süre
ortalama, 30 45 gün arasındadır.
Kuşlarda son derece yaygın olarak görülen bitlenme genellikle kuşa
ölümcül bir zarar vermez. Ancak bitlenme aşırı boyutlara ulaştığında
kuşlar bu asalaklardan çok rahatsız olurlar ve sürekli kaşınmaya
başlarlar. Gagaları ile kendilerini temizlemeye uğraşırlar ancak
bitlerle baş edemezler ve strese girerler. Bu temizlenme sırasında
gagaları ile kendilerine ufak yaralar açabilirler. Bu yaralar çeşitli
hastalıkların bulaşmasına ortam hazırlar. Ayrıca oluşan stres, kuşun güç
kaybetmesine ve gene bir çok hastalığın oluşmasına zemin hazırlar. Bit,
bir kez bir kuşumuzda görüldüğünde salmamızda bulunan diğer kuşlarımıza
da hızla bulaşabilir. Bu aynı zamanda bazı hastalıkların sağlam diğer
kuşlara bulaştırılma riskini de artırmaktadır. Güvercinlerde görülen
bitler, kuşlarda kilo kaybına neden olarak da hastalık riskini artırıcı
etki yapmaktadırlar.
2 ) ATSİNEĞİ
Bazı kuşçular tarafından kan emici özelliği nedeni ile kene olarak da
adlandırılan bu parazit, aslında kene grubuna dahil değildir.
Çiftkanatlılar ( diptera ) takımının bir üyesi olan atsineği, bu takımın
Hippoboscidae ailesindendir. Bu ailenin üyeleri Asya ve Afrika kıtaları
üzerinde yaygın olarak bulunmaktadır.
Bütün çiftkanatlılarda olduğu gibi, atsineği de iki kanatlı ve üç
ayaklıdır. Uçucu bir böcek olan atsineğinin iri petek gözleri başının
üzerinde yer alır. Ağız yapısı kan emmeye ve delmeye uygun bir şekilde
gelişmiştir. Kan emmek için kuvvetli ve gelişmiş bir hortuma sahiptir.
Bu hortum istenildiğinde kafanın içine çekilebilmektedir. Hortum hafice
döndürülerek üzerinde yaşanan hayvanın içine doğru sokulur. Kan emme
süresi ve sıklığı türlere göre değişir.
Uzunluğu 7- 10 mm kadar olan bu asalak, yassı bir vücut yapısına
sahiptir. Tıknaz gövdeli ve küt kanatlı olan atsineğinin vücudu sert bir
kitin tabakası ile kaplıdır bu nedenle karasinek gibi ezilerek kolayca
öldürülemez. Kuşların üzerine yaşayanları bu kitin tabakası sayesinde
gaga darbelerinden kurtulurlar.
Çiftkanatlıların çoğu gibi atsineği de hastalık taşıyıcıdır. Bir
canlıdan diğerine geçerek yaşadıklarından bir çok hastalığı da
beraberinde bulaştırabilirler. Güvercinlerde, Pox, Pramyxovirosis,
Salmonella, Trichomonas gibi hastalıkların bulaşmasında atsinekleri bir
etken olabilir. Atsineği, üzerinde bulunduğu güvercinin tüylerinin az
olduğu koltuk altı ya da sık uçurulan kuşlarda görülen kanat çırpma
sonucu oluşan kanat başlarındaki ufak yaralar gibi yerlerden kuşun
kanını emerek onu fena halde rahatsız eder. Üzerinde atsineği bulunan
kuşlar zaman içinde kan kaybı ve oluşan aşırı stres sonucu halsiz ve
güçsüz düşebilirler. Bu durum ortaya çıkmak için fırsat kollayan çeşitli
hastalıklar için ideal bir ortam yaratır.
Atsineği adından da anlaşılacağı üzere sıcak kanlı hayvanların özellikle
de at ve sığır gibi memelilerin bir asalağıdır. Bu tür hayvanların bacak
arası, karın ve kuyruk altı gibi daha tüysüz bölgelerine yerleşip kan
emerek yaşamını sürdürür. Aslında bu şekilde asalak yaşayan atsineği
genellikle dişidir. Çünkü dişiler yumurtalarını geliştirebilmek için
kandaki proteinlere gereksinim duyarlar. Atsineği bazen çok nadir olarak
insanlarda bile görülebilir. Güvercinlerde ise oldukça yaygındır.
Güvercinde ve insanda görülen tür, Hippobosca equina adı verilen aynı
türdür.
HIPPOBOSCA EQUINA
Atsinekleri üzerinde yaşadıkları canlıya göre değişik türler
altında toplanmışlardır. Güvercinler üzerinde görülen atsineği,
Hippobosca equina adı verilen bir türdür. Bu tür güvercinlerle birlikte
yaklaşık 15 kadar canlıda da görülmektedir. Bu türün kan emme süresi 15
ile 40 dakika arasındadır. Kan emme sıklığı ise günde 5-6 defadır. İyi
bir uçucu değildir. Kanatları kısmen körelmiştir. Genellikle üzerinde
yaşadığı canlıyı değiştirmeme eğilimindedir. Bu nedenle kanata fazla
gereksinim duymaz.
Hayatları tamamen üzerinde yaşadıkları canlıya bağlı olarak gelişir.
Güvercinlerde görülen bu tür sadece kan emerek yaşamını sürdürür.
ÜREMESİ
Yavrularını pup olarak doğuran Hippobosca equina türünde yavrular, ana
karnı içinde pup olarak gelişirler. Dişi atsineğinin üreme organı
genişleyerek bu duruma uygun bir şekil kazanmıştır. Pup olarak
gelişimini tamamlayanlar bu şekilde doğurulur. Atsinekleri puplarını
kokmuş etler, hayvan gübreleri ve üzerinde yaşadıkları canlının açık
yaraları gibi yerlere bırakır.
Yumurta bırakmak için nemli yerler tercih edilir. Yumurtalardan yeni
sineklerin ortaya çıkışı yaklaşık 1 aylık bir sürecin sonunda olur.
Özellikle yabani güvercinlerin toplu halde yaşadıkları çatı araları,
havalandırma boşlukları gibi yerler atsineği için iyi bir beslenme ve
üreme mekanı oluşturmaktadır. Puptan çıkan ve ergin hale gelmiş yeni
yavrular, üzerinde konaklayacakları bir canlı aramak için harekete
geçerler. Yavruların eşeysel olgunluğa erişmeleri 1 ay kadar sürer.
Bırakılan yumurta sayısı ve yaşam uzunlukları konularındaki gözlemler
çok farklıdır.
3 ) PİRE
Siphonaptera takımını oluşturan uzunlukları 1 10 mm arasında değişen
kanatsız bir parazit olan pirenin 1600 kadar türü bulunmaktadır. Dünya
üzerinde geniş bir yayılımı olan bu böceklerin ortak özelliği, kuşlar ve
memeliler üzerinde asalak olarak yaşamaları ve kan emerek hayatlarını
devam ettirebilmeleridir.
Vücut yapılarında dikkati ilk çeken özellik, vücudun yandan
basılmışçasına yassı bir şekilde olmasıdır. Bu yapıları ile böceklerin
tarzından önemli bir sapmaya sahiptirler. Ancak bu yapıları onların
parazitsel yaşama iyi bir şekilde adapte olduklarını göstermektedir.
Böylelikle tüyler ve telekler arasında kolayca hareket
edebilmektedirler. Baş, gövde ve ayaklar gibi vücudu oluşturan ana
bölümler arasında derin yarıklar yoktur. Vücut bütünlüklü ( kompakt )
bir yapıdadır. Tüm vücut çıkıntıları minimuma inmiş haldedir. Hatta
antenler bile bir yarık içine alınarak harekete engel olmaları
önlenmiştir. Pirenin üzerinde bulunan bütün kıl ve taraklar geriye doğru
yatıktır. Bütün bu vücutsal özellikleri pirenin evrimsel anlamda parazit
yaşamı için ideal bir tipe sahip olduğunu göstermektedir.
Pirenin diğer önemli bir yeteneği ise sıçrama kabiliyetidir. Kuvvetli ve
çok gelişmiş bacak kasları sayesinde pireler 30 cm yüksekliğe ve 50 cm
uzaklığa kadar sıçrayabilirler. Sıçrama sırasında kazandıkları ivme
yerçekiminin 200 kez aşan bir değere ulaşmaktadır. Bu nitelikleri
sayesinde kolayca kaçabilme ve izini kaybettirme özelliğine sahiptirler.
Pirelerin sıçrama kapasiteleri pirenin türüne ve üzerinde bulunduğu
canlının türüne göre değişiklik göstermektedir. Kuşlar üzerinde bulunan
pireler genellikle fazla sıçrayan tipler değildir.
Renkleri genel olarak sarının tonları bazen kahverengi ve siyah olabilen
pirenin üzeri parlak ve kaygan bir kitin tabakası ile kaplıdır. Ağız
parçaları diğer kan emenlerde olduğu gibi aşağı-geriye doğru yönelmiş,
delici ve emici bir hortum şeklindedir. Bir pirenin kan emme seansı 3,5
saat kadar sürebilmektedir. Rahatsız edildiklerinde emme işlemine ara
verip başka bir yerden emmeyi sürdürürler. Böylece bir pire bir çok
delik açabilmektedir. Olanak bulurlarsa günde en az bir kere kan
emerler. Kan emmeksizin uzun süre yaşayabilirler. Bu süre bazı türlerde
1 yıl kadardır. Düşük sıcaklıklar ve yüksek nem oranlarında açlığa
dayanma süreleri daha da uzundur. Ortalama ömürleri 3-4 ay kadardır. Aç
ve düşük sıcaklıklarda bu süre çok daha fazladır.
Üzerinde yaşadıkları canlıya ( konukçu ) olan bağımlılıkları türlere
göre değişiklik gösterir. Bazı türler ancak konukçu öldükten sonra onu
terk eder. Bir kısmı konukçuya özelleşmiş olmakla birlikte bir kısmı
konukçu seçimi yapmaz. Kuşlarda görülen pireler daha çok kuşlara
özgüdür. Bu türler nadiren memeli hayvanlarda görülür. Aynı şekilde
memeli hayvanlarda görülen pire türlerine de nadiren kuşlar üzerinde
rastlanır.
Pire, üzerinde yaşadığı canlıda derin tahrişler ve şiddetli kaşıntılara
neden olur. Açtığı ufak yaralar kaşıma ve kuşlarda gagalama gibi etkiler
sonucu daha derin hale gelerek her türlü hastalığın bulaşması için uygun
bir ortam yaratır. Yoğun şekilde pirelenen hayvanlar ciddi kan kaybına
uğrayıp halsiz ve güçsüz düşerler. Ancak pirenin asıl tehlikeli yanı
hastalık taşıyıcı olmasıdır. Bu hastalıkların başında veba gelir.
Ortaçağda yaşanmış ve bir çok insanın ölümüne neden olmuş olan veba
salgınlarında fare ve insanlarda ortak olarak bulunan bir pire türü
taşıyıcı rol oynamıştır. Vebanın dışında tifüs, ve bazı bağırsak
şeritlerinin taşınmasında pireler rol oynamaktadır. Kuşlarda ise
Salmonella bakterisinin taşınmasında ve hastalığın yayılmasında pireler
etkendir.
GÜVERCİNLERDE GÖRÜLEN PİRE TÜRLERİ
1 ) Ceratophyllus gallinae : Kuş piresi ya da tavuk piresi adı
ile bilinen bu pire, kuşlara özgüdür. Kan emerek yaşar. Vücutları
uzuncadır. Erginlerin yanaklarında tarak bulunmaz. Renkleri normal
pireye göre biraz daha koyudur. Güvercinlerin yanı sıra birçok yabani
kuş da görülürler.
2 ) Ceratophyllus columbae : Güvercin piresi olarak adlandırılan bu
pireye daha çok güvercinlerde rastlanır. Vücutları uzuncadır. Erginlerin
yanaklarında tarak bulunmaz. Renkleri normal pireye göre biraz daha
koyudur.
Güvercinlerde pire çok yaygın değildir. Ya da farklı bir söyleyişle bit
ve atsineğine oranla daha az görülür. Pire de çoğu asalak gibi hastalık
taşıyıcıdır. Bir canlıdan diğerine geçerek yaşadıklarından bir çok
hastalığı da beraberinde bulaştırabilirler. Güvercinlerde, Pox,
Pramyxovirosis, Salmonella, Trichomonas gibi hastalıkların bulaşmasında
pire bir etken olabilir. Özellikle Salmonella hastalığını bulaştırdığı
bilinmektedir. Pire güvercinin kanını emerek onu fena halde rahatsız
eder. Üzerinde pire bulunan kuşlar zaman içinde kan kaybı ve oluşan
aşırı stres sonucu halsiz ve güçsüz düşebilirler. Bu durum ortaya çıkmak
için fırsat kollayan çeşitli hastalıklar için ideal bir ortam yaratır.
ÜREMESİ
Dişi pirenin yumurta geliştirebilmesi için mutlaka kan emmesi
gerekmektedir. Normal olarak pireler kan emdikten birkaç gün sonra
yumurta bırakırlar. Bırakılan yumurta sayısı pirenin türüne göre
değişiklik gösterir. Kuşlarda ve güvercinlerde görülen pire türlerinde
bırakılan yumurta sayısı 20 kadardır. Ancak kan emmeye devam ettikleri
sürede yumurta bırakma işlemi de devam eder. Böylece yumurta bırakma
süresi 3 aya kadar çıkabilir.
Yarım milimetre büyüklüğünde olan yumurtalar beyaz renklidir ve gözle
görülebilir. Yumurtalar daha çok üzerinde yaşadıkları canlının yuvasına
veya üzerine bırakılabilir. Bırakılan yumurtalardan 5 gün kadar sonra
kurtçuk şeklinde lavralar çıkar. Lavralar bırakıldıkları yerde bulunan
kıl, tüy,deri gibi organik maddeler ile beslenirler. İki defa deri
değiştirdikten sonra olgunlaşan lavralar, salgılandıktan sonra sertleşen
tükürükleri ile kendilerine bir koza örerler. Üçüncü deri
değiştiriminden sonra lavra bu koza içinde bir pup halini alır. Bu
puptan ergin yavruların çıkması 8 14 gün arasında olur. Bununla
birlikte kozadan çıkma süresi çevre koşullarına bağlı olarak birkaç ay
hatta bir seneye kadar gecikebilir.
Erginleşerek kozadan çıkan yavrular kısa bir süre içinde çiftleşmeye
hazır hale gelirler. Çiftleşme sonrası pireler hemen konukçularını
aramaya başlarlar. Koku, sıcaklık ve özellikle de titreşimleri alan duyu
organları sayesinde konukçularını bulmakta zorlanmazlar.
4 ) KENE
Acarina takımının bir üyesi olan kenelerin büyüklükleri 1 mm ile
3 cm arasında değişmektedir. Yuvarlak yapılı bir canlı olan kene,
kuşlarda, evcil hayvanlarda, insanda ve bitkilerde çoğunlukla parazit
olarak yaşar. Çoğunlukla diyorum çünkü bazı türleri zaman zaman ya da
yaşamının belirli bir evresinde parazittir. Bazı türleri ise parazit
değildir. Genellikle karsal ortamda bulunmakla birlikte tatlısuda ve
denizlerde yaşayan türleri de bulunmaktadır. Bu ailenin sıcak kanlı
canlılar üzerlerinde yaşayanlarına kene adı verilirken suda yaşayan
üyelerine akar denilmektedir. Bütün bu türlerinin sayısı 30.000
kadardır. Yeryüzünün hemen hemen tüm bölgelerine yayılmış olarak
bulunurlar.
Dış görünüş olarak en önemli özellikleri vücutlarının bölütlü
olmamasıdır. Vücut bölgeleri tamamen kaynaşmış durumdadır. Yuvarlak tek
parça bir gövdeden çoğu defa 4 çift yürüme bacağı çıkar. Bacakların
uçlarında kavrama ve tutunma işine uygun birer çift tırnak bulunur. Ağız
parçaları delmeye ve emmeye uygun şekilde gelişmiştir. Vücutlarının
üzeri genellikle tüy ve dikenlerle kaplıdır. Gözleri fazla gelişmemiş
bir canlı olan kenelerde bu tüyler dokunma organı görevi görürler.
Renkleri değişiktir. Kahverenginin çeşitli tonları, siyah, turuncu,
yeşil ve kırmızı olanları vardır. Bazıları da bu renklerin bir karışımı
şeklindedir. Yaprak döküntülerinin arasında, humuslu topraklarda,
çürümüş köklerin arasında, bir parça orman toprağının içinde, memeli
hayvanların inlerinde, kuş ve karınca yuvalarında, güvercin salmalarında
bir çok kene türü bulunabilir. Bunların bir çoğu ancak mikroskop altında
görülebilecek büyüklüktedir.
Kuşlar ve memeli hayvanlarda görülen kene türleri genellikle yalnız
beslenecekleri zaman konukçularına yapışırlar. Bunun dışındaki
zamanlarını konukçunun vücudunun dışında bir yerde geçirirler. Örneğin
konukçunun yuvası gibi. Kenelerin vücutları, güvercinlerde bulunan diğer
parazit türlerinde olduğu gibi sert bir kitin tabakası ile kaplı
değildir. Bu nedenle keneler kan emdikçe şişerler.
Genelin aksine kuşlarda görülen bazı kene türleri bütün yaşamlarını
konukçuya yapışık olarak geçirirler. Telek yiyerek yaşayan bazı türler
buna örnektir. Beslenme tipine göre Parafajen olarak adlandırılan bu
türler, üzerinde yaşadıkları canlıya ( konukçularına ) kan emici diğer
türlere göre daha az zarar verirler. Bazı kene türleri ise
konukçularının solunum sistemlerinde iç parazit olarak bulunurlar.
Kene türleri mikrop taşıyıcı ve hastalık bulaştırıcı canlılardır. İnsana
humma mikrobunu taşıdıkları gibi uyuz hastalığına da neden olurlar.
Tahıl keneleri ise depolanmış tahıllara büyük zararlar verebilirler.
GÜVERCİNLERDE GÖRÜLEN KENE TÜRLERİ
1 ) Dermanyssus gallinae : Kuş kenesi adı ile de bilinen bu
parazit kan emicidir. Uzunluğu 0.7 mm kadardır. Tavuk ve sülün gibi
canlıların yanı sıra güvercinler üzerinde de rastlanmaktadır. Nadiren
evcil hayvanlarda ve insanda da görülebilir. Sürekli olarak
konukçularının üzerinde yaşamazlar. Sadece kan emecekleri zaman
konukçularına yapışırlar. Gündüzleri aktif değildirler, genellikle bir
yerde gizlenirler. Gece olunca aktif hale geçerek kan emecekleri canlıyı
aramaya başlarlar.
2 ) Argas reflexus : Güvercin kenesi adı ile bilinir. Güvercinlerde en
sık görülen kene türüdür. Erkekleri 4, dişileri 6 8 mm uzunluğundadır.
Vücutları yassı oval şekillidir. Kan emerek yaşar. Güvercinlerin dışında
nadiren tavuk, ördek ve insandan da kan emerler. Sürekli olarak
konukçularının üzerinde yaşamazlar. Sadece kan emecekleri zaman
konukçularına yapışırlar. Gündüzleri aktif değildirler, genellikle bir
yerde gizlenirler. Gece olunca aktif hale geçerek kan emecekleri canlıyı
aramaya başlarlar.
3 ) Argas percisus : Daha çok tavuklarda bulunan bir kene türüdür.
Nadiren güvercinlerde de görülür. Kan emerek yaşar. Geceleri aktiftir.
Güvercinlerde görülen kene türlerinin hepsi kan emici türler olup
geceleri aktif haldedirler. Gündüzleri ise genellikle güvercinlerin
yuvalarında ya da yakın yerlerde gizlenirler. Güvercinlerde kene çok
yaygın değildir. Ya da farklı bir söyleyişle bit ve atsineğine oranla
daha az görülür. Kene de çoğu asalak gibi hastalık taşıyıcıdır. Bir
canlıdan diğerine geçerek yaşadıklarından bir çok hastalığı da
beraberinde bulaştırabilirler. Güvercinlerde, Pox, Pramyxovirosis,
Salmonella, Trichomonas gibi hastalıkların bulaşmasında kene bir etken
olabilir. Kene güvercinin kanını emerek onu fena halde rahatsız eder.
Üzerinde kene bulunan kuşlar zaman içinde kan kaybı ve oluşan aşırı
stres sonucu halsiz ve güçsüz düşebilirler. Bu durum ortaya çıkmak için
fırsat kollayan çeşitli hastalıklar için ideal bir ortam yaratır.
ÜREMESİ
Keneler ayrı eşeylidir. Çoğu yumurtlayarak, bazı türleri ise
yumurtaların dişinin içinde açılması sonucu doğurarak ürerler. Bir çok
türünde ise döllenmesiz üremeye rastlanır. Çiftleşme davranışları
türlere göre değişiktir. Spermler erkekten dişiye doğrudan çiftleşme
organı ya da sperm kapsülleri aracılığı ile aktarılır. Erkek sperm
kapsüllerini bir yüzeye bırakabildiği gibi, ağzı yolu ile dişinin üreme
deliğine de bırakabilir.
Yumurta sayısı türlere göre değişiklik gösterir. Yumurtalar genellikle
toprak ve humus içersine depo edilirler. Yumurta bırakan türlerde
yumurtadan yavru çıkana dek 4 ayrı gelişim evresi gözlenir. Yumurtadan
yavru çıkma süresi 4 6 hafta kadardır. Çıkan yeni yavruların önemli
bir özelliği 3 çift bacağa sahip olmalarıdır. Böylelikle yavrular 4.
Çift bacaklarının olmaması ile erginlerden ayrılabilirler.
DIŞ PARAZİTLERE KARŞI ALINABİLECEK ÖNLEMLER
Yukarda incelendiği gibi güvercinlerde görülen dış parazit
türleri oldukça çeşitlidir. Ancak parazitin türü ne olursa olsun
izlenecek koruyucu önlemler hemen hemen aynı gibidir. Bunların başında,
güvercin yuvalarının, salmaların temizlik ve hijyenik açıdan bakımı
gelmektedir. Daha sonra güvercinlerimizin periyodik kontrolu ve
ilaçlanması söylenebilir. Eğer güvercinlerimizin parazit taşımalarını
ve hastalık yapıcı mikroplara açık olmalarını istemiyorsak alınabilecek
koruyucu önlemleri şu şekilde özetleyebiliriz.
1) Kuşlarınızı yerde yemlemeyiniz. İçine kuşların dışkısı girmeyecek
şekilde özel olarak hazırlayacağınız yemlikler kullanınız. Tavuklar için
üretilmiş olan üstü telli yemlikler güvercinler için de kullanılabilir.
2) Suluklarınız da aynı şekilde içine dışkı bulaşmayacak biçimde
korunaklı olmalıdır. Piyasada satılan üstü kapalı güvercin suluklardan
kullanabilirsiniz.
3) Kuşlarınızın yemlik ve sulukları, başka kuşların ( serçe, yabani
güvercin ) kullanımına açık olmayacak şekilde bulundurulmalıdır.
4) Salmanızı ve salma içi ekipmanlarınızı sık ve düzenli aralıklarla
temizleyiniz. Bu temizleme sırasında dezenfektan ilaçlar kullanmak
uygundur. Hiçbir ilaç yoksa klorlu bir çamaşırsuyu da iyi bir
dezenfektan görevi görür. Salmanın temizlenip dezenfekte edilme aralığı
en fazla bir hafta olmalıdır. Ayrıca salmanın içinin havadar olmasına
özen gösteriniz. Havadar olmayan dar ve küçük mekanlarda güvercin
beslemek, güvercinlerimizin sağlığı açısından hiç de uygun değildir.
5) Salmanın tabanı ıslak olmamalıdır. Islak ortam bir çok mikrobun
barınması ve parazitlerin yumurtalarının gelişimi için oldukça uygun bir
zemin yaratmaktadır. Salma tabanına kum sermeyiniz. Salma tabanındaki
kum, mikrop ve parazitler için iyi bir barınma ve gelişme ortamı sağlar.
6) Salmanızı, içine her tür parazitin, sineğin, böceğin vb girmesini
engellemek amacı ile uygun gözenekli kafes teli kullanarak yalıtınız.
7) Kuşlarınızın diğer bütün kuşlardan evcil ve yabani bütün
güvercinlerden uzak ve yalıtık bir ortamda yaşamasına ve uçurduğunuzda
bu tür kuşlarla temas etmemelerine dikkat ediniz.
8) Güvercinlerinizin tümünü en az ayda bir kez genel sağlık kontrolünden
geçiriniz. Bu kontrol sırasında olması muhtemel tüm hastalıkların
belirtilerini inceleyiniz ve dış parazit taşıyıp taşımadıklarını
gözleyiniz. Yaz aylarında ve tüy değişim dönemlerinde dış parazit
kontrollerini artırınız.
9) Sürekli kaşınan ve huzursuz bir görüntü sunan kuşlarınızı mutlaka
parazit taramasına tabi tutunuz. Salma içini belli aralıklarla parazit
öldürücü ilaçlarla ilaçlayınız.
10) Kuşlarınıza haftada bir banyo yaptırınız. Banyo sularına parazit
önleyici ve koruyucu ilaçlar karıştırınız. Ayrıca parazit taşımasalar
bile güvercinlerinizi yaz aylarında ayda bir, kış aylarında iki ayda bir
dış parazit öldürücü ilaçlar ile ilaçlayınız. Bu konuda ilaçlar bölümde
detay bilgi vereceğim.
GÜVERCİNLERDE KULLANILABİLECEK DIŞ PARAZİT
İLAÇLARI
Veteriner ilaçları satan eczanelerden temin edebileceğiniz bir
çok ilaç güvercinlerde dış parazitleri önlemek ve yok etmek amacı ile
kullanılabilir. Kuşkusuz her güvercin yetiştiricisinin kendine göre
birtakım nedenler ile tercih ettiği bazı ilaçlar bulunmaktadır. Ben bu
bölümde bir fikir vermesi açısından kendi kullandığım yöntemler ve
ilaçları tanıtacağım.
Kısaca bit, atsineği, pire ve keneden oluşan güvercin dış parazitlerini
önleyebilmek için, haftada bir yaptığım genel temizlikten sonra klorlu
bir çamaşırsuyu ile tüm salmayı siliyorum. Bir litre suya,
çamaşırsuyunun kapağı ile iki kapak kadar karıştırarak kullanıyorum.
Eğer kuşlarımda dış parazit saptamışsam ya da herhangi bir hastalıktan
şüpheleniyorsam, çamaşırsuyu yerine dezenfektan kullanıyorum.
Dezenfektan olarak tercihim, Dezen solüsyon.
Haftada bir kuşlarımın tümüne banyo yaptırıyorum. Bir parazit riski
varsa, banyo sularına bir hafta sirke, diğer hafta Neguvon toz
karıştırıyorum. Parazit riski yoksa haftada bir yerine ayda bir
dönüşümlü olarak sirke ve ilaç karışımını uyguluyorum. Sirkede ölçü
olarak 2 litre suya 2 çorba kaşığı kullanıyorum. Üzüm ya da elma sirkesi
kullanılabilir. Sirkenin güvercinlerin tüyleri üzerindeki parazit
yumurta ve lavralarını yok ettiği biliniyor. Neguvon toz ise iyi bir iç
ve dış parazit ilacı.
Eğer güvercinlerimin üzerinde herhangi bir dış parazit saptamışsam Rin
tozu ile güvercinlerimi ilaçlıyorum. Rin tozu güvercinler üzerindeki dış
parazitleri anında öldürüp yok ediyor. Güvercinlerimin parazit taşıması
durumunda 1 hafta ara ile Rin tozu uygulamasını tekrar ediyorum.
Herhangi bir parazit yoksa bile 3 4 ayda bir önlem olarak gene Rin tozu
ile kuşlarımı ilaçlıyorum.
Ayrıca salma içini parazit öldürücü bir ilaçla ilaçlıyorum. Bunun için
salma içine Rin tozu serpiyorum. Aynı amaçla Neguvon toz da kullanıyorum
ancak Neguvon tozu belli oranda sulandırdıktan sonra püskürtme yolu ile
salma içinde kullanıyorum.
DEZEN SOLÜSYON
Benzalkonyum klorür içeren bir antiseptik ve dezenfekte ilacıdır.
Bakterilere, virüslere (şap, new castle, kuduz v.s.) tek hücreli mantar
türlerine karşı güçlü bakterisid, virüsid ve fungusid etkilidir. Deri,
mukoza ve serozayı tahriş etmez. Salma içi ekipmanları ile (yemlik,
suluk, banyo kabı ) salma içi ve tabanının dezenfektesinde de
kullanılmaktadır.
Dezen solüsyon doğrudan yıkama, bez, pamuk, sünger ya da fırça ile
sürme, pulverizasyon ( püskürtme ) ya da banyo tarzında uygulanır.
Kullanım oranı olarak, 4 cc dezen 2 litre suya karıştırılarak
kullanılabilir. 250 ml, 1 lt ve 5 lt'lik plastik ambalaj halinde
piyasada satılmaktadır. Vetaş ilaç firmasının bir üretimidir. Veteriner
ilaçları satan eczanelerde ve ilaç depolarında bulunabilir.
NEGUVON TOZ
Hayvanların dış ve iç parazitleri için kullanılan etkili bir
ilaçtır. Deri yolu ile ve bağırsaktan emilerek kana karışabilmektedir.
Haricen kullanıldığında ise dış parazitler üzerinde oldukça etkilidir.
Güvercinlerde görülen bit, pire at sineği ve kene türlerine karşı
etkilidir. Özellikle bit için oldukça iyidir. Güvercinlerde %2lik
eriyik şeklinde kullanılır ve 5 gün sonra ilaç tekrarlanır. 1 litre suya
2 gram karıştırılarak hazırlanacak su ile tüm salma püskürtme yolu ile
ilaçlanabilir. Ayrıca güvercinlerin banyo suyu aynı oranda hazırlanır
ve kuşların haftada bir bu suda yıkanmaları sağlanır. Bayer firmasının
bir üretimi olan ilaç piyasada 500 gram ( 20gr x 25 torba ) ve 1 kglık
ambalajlar halinde bulunmaktadır.
RİN TOZU
Güvercinlerin yanı sıra kafes kuşları ve diğer evcil hayvanlarda
görülen dış parazitler için oldukça yaygın olarak kullanılan bir
ilaçtır. Toz şeklinde olan ilaç serpme yolu ile kullanılmaktadır. Koruma
Tarım AŞ firması tarafından üretilen ilaç, güvercinlerde kanat
altlarına, kuyruk arkasına ve göğüse serpilmek sureti ile kullanılır.
Herhangi bir parazit saptanmışsa ilaçlama 1 hafta sonra tekrar edilir.
Aynı zamanda salma içinde köşelere, çatlaklara vb yerlere de
serpilebilir. Zehirleyici etkisi çok düşük olduğundan güvenle
kullanılabilir. Güvercinlerin yemlerine ve içme sularına karışmamasına
dikkat edilmelidir. Piyasada 150 grlık ambalajlar halinde
satılmaktadır. Veteriner ilaçları satan eczanelerde ve ilaç depolarında
bulunabilir.
Yazan: Yavuz İŞÇEN TEMMUZ 2002 / ANKARA
NOT : Yazıda kullanılan
şekiller Prof. Dr. Ali Demirsoyun Yaşamın Temel Kuralları adlı
kitabından alınmıştır. |